Mescid-i Aksa’da yaşananlar sadece Müslümanların değil, başta ‘kitap ehli’ olmak üzere bütün bir insanlığın karşı koyması gereken bir meselesidir.
İsrail’in tamamen hükmetmek istediği Kudüs, sadece Müslümanlar için değil, Hıristiyanlar için de ‘mukaddes belde’dir.
İsrail, uzun yıllardan beri imkân ve fırsat buldukça Mescid-i Aksa’ya saldırıyor. Bunu o kadar sık tekrarlıyor ki, yeni bir “İsrail Mescid-i Aksa’ya saldırdı” haberi duyulduğunda artık insanlar tepki vermez halde. Bunun bir sebebi de, bunca saldırı ve bunca zulme rağmen, İsrail’in hak ettiği cevabı almamış olmasıdır.
İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmak bütün Müslümanların ve İslâm âleminin ilk ve önemli bir vazifesidir. Ne yazık ki İslâm âlemi binlerce iç problemle karşı karşıya bırakılmış ve neticede Aksa’ya sahip çıkamaz duruma gelmiştir. Bazı liderler, konuşmalarıyla İsrail’e ‘ders’ vermiş olsa da, bu ‘ders’ler icraata, fiiliyata ve ‘iş’e dönmemiştir. İslâm âleminin temsilcisi ve sözcüsü mahiyetinde olan kuruluşların da sesi soluğu duyulmuyor. Bu hususta ne kadar söz söylense yeridir, ama icraatla desteklenmeyen söz fayda vermiyor. O halde ne yapmalı?
Eğer İslâm dünyası gayret eder ve sadece ‘kitap ehli’ olanları değil, bir bütün olarak ‘insanlığı’ harekete geçirebilirse, geçirebilirsek netice almak mümkün olur.