Ölüm… Hayatın arka kapısı. Oradan çıkıp sessizce gidiyorlar teker teker. Önce, pek farkına varmıyor, hâlâ yanımızdaymışlar gibi hissediyorsunuz, - arka kapı olduğunu bilmenize rağmen – yoo, hayırrr, yapmamıştır bunu, terk etmemiştir diye düşünüyorsunuz; sonrası, büyük bir sessizlik!
Çıt yok!
İşte o sağırlıktayım bir kez daha; Enver Ercan’dan sonra biraz daha yalnızlaştım…
Dostlarımın çoğunun yaşça benden büyük olmasından, o sıralı ölümlerle çok erken karşılaştım… Edip Cansever’den Cemal Süreya’ya; Sevim Burak’ta Attilâ İlhan’a onlar, “her ölüm erken ölümdür” dizesini hiç unutturmadılar; beni eksilterek, içimde uçurumlar yaratarak arka kapılardan çıkıp gittiler…
Ölüm!..