Farklı şehirlerin, yeni mekânların, değişik tatların, son teknolojilerin peşinde koşmaktan mutluluk duyan, bunların insan ömrünü güzelleştirenin ayrıntılar olduğunu düşünenlerle, yani hayatta her anlamda lezzet arayanlarla yine beraberiz. İşte bu haftanın konu başlıkları… Ayrıntılar mı? dunya.com/ehlikeyf adresinde…
- Borusan Contemporary’de bir Cumartesi…
İstanbul Boğazı’nın yalıları ve köşklerine hayranımdır… Onlardan birisi de Rumelihisarı’nın hemen yanındaki kırmızı bina, yani halk arasında söylenişiyle Perili Köşk’tür… Sonraları öğrenmişimdir oranın aslında Yusuf Ziya Paşa Köşkü olduğunu, 1910’larda yapılmaya başlandığını, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nın çıkması ve Osmanlı İmparatorluğu'nun da savaşa girmesi nedeniyle ustaları askere alınınca çalışmaların tamamlanamadığını; boş kalan ikinci ve üçüncü katlar yüzünden ve başka bir yazının konusu olacak enteresan “Rapunzel öyküsü” ile Perili Köşk diye anılmaya başlandığını…
Borusan Contemporary’de İletişim ve Etkinlikler Yöneticisi olarak görev yapan Burak Mert Çiloğlugil ve sergi rehberleriyle dolaştım Perili Köşk’ü… Eserler, ofis odalarında, toplantı salonlarında olduğu bütün binayı da gezmiş oldum… Asım Kocabıyık için özel bir mekân düzenlenmişti… Japon-Amerikalı sanatçı Mika Tajima’nın 19 Ağustos’a kadar devam eden sergisinde yer alan dört ayrı işini gördüm, felsefesini anlamaya çalıştım… Küratörlüğünü Necmi Sönmez’in yaptığı diğer süren sergi, Alacakaranlık Perili Köşk’ün ikinci katında başlıyor, en üst katta, terasta sona eriyordu… Borusan Contemporary’deki Cumartesi izlenimlerimi okumayı arzu ediyorsanız lütfen dunya.com/ehlikeyf’e geçiniz…
- Alaçatı Ot Festivali’nde…
Alaçatı’da güneş bulutların arasına saklanmamışsa denize bile girilebilir bugünlerde…