Sait Faik Abasıyanık 111 yıl önce doğmuştu; 48 yaşında, çok erken aramızdan ayrıldı… Kimbilir kaçıncı kez okuyorum kitaplarını… Her seferinde de farklı farklı şeyler dikkatimi çekiyor. Bu kez yedi sözcük var notlarımda:
- Semaver:
“Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. Semaver, ne güzel kaynardı. Ali semaveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi.”
Bir numunesini hâlâ saklıyorum...
- Mavna:
“O kadar güzel bir ay vardı ki gökyüzünde. İnsanın içine ay âleminin acayipliği çöküyordu. İnsan kendi kendine orada olsak, diyordu, ayın içinde. Ama hiç kimse bunu ötekine, yanındaki arkadaşına söylemiyordu. Tam o sırada sakin suların içinden patırtılı bir motor sesi geldi. Ve ardından belki ona yakın mavnalar. İçlerinde yine buğday vardı. Amele ta altlarından geçen tepeleme buğday yüklü mavnalara baktı. Fakat içine, içlerine atlamak arzusu ilk defa olarak gelmedi.”