UBER meselesi bütün Avrupa’nın olduğu gibi Türkiye’nin de gündeminde yer almaya devam ediyor ve edecek gibi görünüyor.
Hep söylediğimi bir kez daha tekrar etmek istiyorum.
Kamu otoritesi, bu meseleye çözüm bulmak zorunda.
En doğru çözüm, İstanbul’da ve ihtiyaç olan diğer kentlerde önce kuralları ve şartları belirleyip ardından da ihaleler açarak bireysel taşımacılık lisanslarını şirketlere vermek lazım.
Araç başına alınacak bir para ve internet üzerinden verilen servisin bir merkezi ağa bağlanmasıyla da gelir kontrolü yapıp vergi tahakkuku da mümkün hale gelir.
Devlet bu işten her yıl milyarlar kazanır. Kaos da ortadan kalkar.
UBER’in Türkiye’ye geliş hikâyesinde bazı bilinmeyenleri de sizlere aktarmak istiyorum.
UBER, Türkiye operasyonlarına başlamadan önce, Türkiye’de personel taşımacılığı ve otomobil filo kiralama konularında son derece büyük ve bildik bir şirketle temasa geçer.
Teklif şudur: “Türkiye’de UBER’i birlikte kuralım. UBER’e çalışacak filoları siz kurun. Binek otomobillerden ve Mercedes Vito’lardan oluşacak bir filo oluşturun. Bu işi tekel olarak sizinle ortak yapalım.“
Teklifi alan işadamı yasal durumu hukukçularına inceletir ve “Mevzuat bu işe uygun değil. Ben yasal olmayan bir işe giremem” yanıtını verir.