Birisi internet medyasına ve televizyon editörlerine okuduğunu anlamayı ve doğru başlık atmayı öğretsin Allah aşkına.
Ya da başlık oyunları ile ilgi çekmekten vazgeçilmesini.
Hangisi daha kolaysa.
Başkan Erdoğan, Güney Afrika dönüşü uçağa aldığı gazetecilerle sohbet etmiş her zaman olduğu gibi.
FETÖ’nün Güney Afrika’da çok örgütlü olduğunu, bunun başında Güney Afrika imamı olarak, eskiden komşusu olan ama tanışıklığı olmayan bir adamın bulunduğunu, bu adamın ahlaksız biri olduğunu söylemiş..
Arada da adamın ahlaksızlığının boyutuna örnek vermek için Adnan Oktar’ı ima ederek, “Son günlerde gündemde olan biri gibi” demiş.
İşin ilginci, uçakta bulunan gazetecilerden hiçbiri, burada Adnan Oktar’ın bir “Ahlaksızlık timsali” olarak neredeyse ahlaksızlık paradigması gibi işaret edildiğini farketmemiş.
Bizim Ankara Büromuzdaki arkadaşlar Başkanlık ofisini arayarak, ilgililere “Kastedilen Adnan Oktar mıydı?” diye sorunca yanıt geldi.
Ancak her ne hikmetse buradan alıntı yapan herkes haberi, Erdoğan’ın komşusu olan Oktar’mış gibi duyurdu.
Hayır beyler komşu olan Oktar değil, Oktar ahlaksızlık timsali olarak gösterilen.
* * *
Manyak mısınız!
Sosyal medyada Bülent Ortaçgil’e yönelik linçi görünce anlam veremedim.
Gençliğimin en güzel şarkılarını yazıp, söyleyen adamdan kim ne istiyordu acaba!
Biraz bakınınca gördüm ki, Ortaçgil Sabah Gazetesi’ne bir röportaj vermiş. Röportajda söylediği bir cümle yüzünden ipe çekiliyor.
Şöyle demiş Ortaçgil:
“Farklı görüşteyiz diye senin müziğin ayrı, benimki ayrı, senin sineman ayrı, benimki ayrı. Ama böyle olmaz, bunu kırmamız gerekiyor, uzlaşmak zorundayız. Muhalefetiyle iktidarıyla uzlaşmamız gerekiyor. Sandıktan çıkan sonuca saygı duyulmalı öncelikle. Oy olarak da baktığımız zaman yüzde 52'yi yok mu sayacaksınız? Ya da muhalefette kalan yüzde 48'i? Başkan yüzde 52 civarında oy alarak seçilmiş. Muhalefet bunu kabul etmeli. İktidar da muhalefetin istek ve taleplerini göz önünde bulundurursa bu sorun çözülür bence.”
Bu cümlede itiraz edilecek ne var?
Erdoğan yüzde 52 oyla seçilmedi mi?
Sandıktan çıkan sonuca saygı duymamalı mıyız?
Saygı duysak da duymasak da Erdoğan ülkeyi yönetmiyor mu?
Yüzde 52’yi yok mu sayacağız?
Yok saysak o oy yok mu olacak?
Yüzde 52’yi alan iktidar, yüzde 48’lik karşı oyu yok mu saymalı?
İktidar muhalefetin taleplerini göz ardı mı etmeli?
Ortaçgil’in sözlerinde mantıksız, hukuksuz, yalakalık olarak nitelendirilebilecek tek bir kelime var mı?
Pek bu linç niye?
İyice manyaklaştık mı?
* * *