Başlığa bakıp aklınıza muzır şeyler getirmeyin. Ya da getirin
beni ilgilendirmez.
Fakat dikkat ettim de, her şeyi yazıyoruz bu köşede ama nedense
şimdiye dek hiç yatak yazmamışım.
Halbuki yatak hayatımızdaki en önemli şey değil mi?
Hayatımızın en fazla zamanı yatakta geçiyor.
En keyif aldığımız eylemlerimizin önemli bir bölümünü genelde
yatakta gerçekleştiriyoruz.
Yaşam kalitemizin, günü nasıl geçireceğimizin temeli aslında
yatakta atılıyor.
Ama her nedense kimse yataklardan fazla söz etmeyi sevmiyor.
Otomobillerden, mobilyalardan, kılık kıyafetten, hayatımıza değen
her şeyden fazlasıyla söz edip yataktan bahsetmiyoruz.
Ben en iyisi bugün size “En iyi yataklardan” bahsedeyim.
Uzun yıllar önce, daha doğrusu gençliğimde Las Vegas’ta bir otelde
kalıyorum.
Otelin yatakları inanılmaz rahat. Şahane uyuyorum, ertesi güne
süper zinde kalkıyorum.
Otelden ayrılacağım gün, lobide bana eşlik eden görevliye
“Yataklarınız o kadar rahattı ki, evde bu kadar rahat
uyuyabileceğimi zannetmiyorum” diye teşekkür ettim.
Adam gayet kendinden emin, “Bunu ilk kez duymuyorum. Birçok
müşterimiz bunu söylediği için biz de bunu bir işe çevirdik. Eğer
isterseniz hemen adresinize o yataklardan bir tane yollayabiliriz”
dedi.
“Ama ben Türkiye’ye gidiyorum” dedim.
“Hiç sorun değil, oraya da yollarız” yanıtını alınca şaşkınlığım
daha da arttı.
Ancak daha sonra fiyatını duyunca, bu kadar para verirsem en iyi
yatakta bile rahat uyuyamam diye vazgeçtim.
Hayattaki en büyük pişmanlıklarımdan biridir o gün verdiğim o
karar.
Abuk sabuk şeylere para harcamaktan çekinmezken yatak gibi önemli
bir şeyde niye pintilik yaptığımı hâlâ anlayamam.
Yatağın iyisi üzerine yatmadan anlaşılmaz.
Eğer yatağın içine fazla gömülüyorsanız bilin ki o yatak sizin için
fazla yumuşaktır. İlk anda rahat gibi görünse de aslında sabaha
yorgun uyanırsınız.