Olan biten her şey, seçim havası taşıyor.
Yeni bölünmeler yaratıp yeni fay hatları oluşturarak toplumu germe hamlelerini de seçimin habercisi, hazırlıkçısı olarak görüyorum.
Çünkü ne kadar kamplaşma o kadar oy alma denklemi hep kazandırdı.
Bu denklemi bir kez daha devreye sokmak istemeleri normal.
Bilinen bu.
Geçmişte kazanmış taktik bu.
Ve bir bölünme de “renkler üzerinden” yapılmak isteniyor.
Bir kez daha.
Zengin beyaz Türkler ile, gariban siyah Türkler ayrışması.
Bu lafın mucidi kimdi hatırlamıyorum ama ilk günden beri ben bu beyaz Türk tanımına çok güldüm.
Çünkü yok öyle bir şey.
En beyaz Türk olsa olsa açık gri olur dedim hep.
Türk'ün beyazı pek olmaz, olsa idi zaten Türkiye bu halde olmazdı.
Mesela olsa olsa Osmanlı torunları beyaz Türk olur.
Bugün ortalıkta gezenlerin hangi siyasetin, kimin yanında olduğu ortada.
Pek de pitbull besleyecek tipler değiller.
Benim tanıdığım en beyaz Türk Murat Bardakçı’dır misal.
Bir yanı Osmanlı elitidir, diğer yanı Cumhuriyet eliti.
Onun da siyasi duruşu belli.
Köpek değil kedi besler evinde.
Tanıdığım başka “beyazımsı” Türkler de var.
Ya da beyaz Türk kastedilen grubun mensupları.
Bir tekinde bile pitbull cinsi köpek görmedim.
Dışlanmak, bölünmenin öbür tarafı olarak gösterilmek istenen o kitlenin tarzı değildir pitbull.
Beyaz Türk diye tanımlanıp, ötekileştirilmek istenen o kitlenin evinde köpek olanları Yorkshire Terrier besler, Caviler King Charles besler, İrlanda ya da İngiliz Setter’i besler, Golden Retriever besler, Labrador Retriever besler, Collie besler, Pointer besler…