Önceki gün Milli Eğitim’deki sorunlara hafif bir giriş yaptım.
Üniversitelerdeki çığ gibi sorunlardan biri olan “Doldurulamayan kontenjanlara” değindim.
Bazı arkadaşlar tepki gösterdi.
Yoğurdum ekşi diyen görmediğim için normal karşılıyorum.
Eleştiriye açıklık bir “aydınlanma” geleneğidir.
Bizim topraklarda pek bilinmez.
Oysa eleştiri karşısında yapılması gereken “fikir alışverişi” ve eleştiriden yola çıkarak yeni fikir imalidir.
Bekler miyiz?
Asla!
Bu arada çeyrek asırlık bir eğitimci, bir okul müdürü, kendi deneyimlerinden ve gözlemlerinden yola çıkarak ilginç bilgiler aktardı.
Paylaşmak isterim:
“1- Lise öğrencilerinin yüzde 80'i sigara içiyor.
2- Okula devam etme durumu yerlerde sürünüyor. '30 gün gelmeyen
kalır' deniyor. Ama her yıl af çıkarılıyor. Son 10 yılda her yıl af
çıktı. Son sınıflar hiç okula gelmese bile af ile geçiyor.
3- 8 dersi zayıf olan öğrenci bile ortalama ile sınıf geçiyor.
4- Bir milyon öğretmeni sınava soksak 900 bini geçemez.
5- Öğretmenler zerre kadar okumuyor.
6- Büyük kent görmemiş öğretmenler var.
7- Din öğretmenlerinin büyük bölümü Diyanet İşleri’nin pek de
memnun kalmayacağı bir eğitim veriyor.
8- Okullarda artık hiç deney yapılmıyor. Her şey kağıt
üzerinde.