DÜNYANIN hiçbir yerinde bürokrasinin Türkiye’deki gibi bir rahatlığa, bir konfora sahip olduğunu zannetmiyorum.
Büyük ihtimalle, diğer ülkelerin bürokratları Türkiye’deki bürokratları kıskanıyor, onların konforuna özeniyordur.
Niye mi? Çok basit.
Vücudun en fazla enerji harcayan organı olan beyinlerini kullanma gereği hissetmiyorlar.
Hiçbir düşünce, hiçbir fikir, öneri üretme gereklilikleri yok.
Bir kişi onlar adına düşünüyor, üretiyor ve söylüyor. Onlar da yapıyorlar.
Düşünmenin, üretmenin getirdiği bir sorumluluk da sırtlarına yüklenmemiş oluyor.
Bir bürokrat için bundan büyük nimet olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan düşünüyor, karar veriyor ve söylüyor.
Bürokrat da uyguluyor.
“SBS kalksın, TEOG gelsin.”
“Başüstüne efendim. Zaten bu SBS iyi bir sistem değildi.”
“TEOG da kalksın.”
“Çok iyi buyurdunuz efendim. Zaten TEOG da iyi değildi ama biz size söyleyememiştik.”
“Futbolda yabancı sınırlaması gelsin.”
“Çok doğru efendim. Nedir bu yabancılara verdiğimiz paralar.”
“Futbolda yabancı sınırlaması kalksın.”
“Vallahi haklısınız. Hemen kaldırıyoruz. Zaten bizim futbolcular sermişlerdi bu sınır yüzünden.”
“Yabancı sınırlaması yeniden gelsin.”