Anlaşılan o ki, Muharrem İnce Bey kendi içinde de bazı gelgitler
yaşıyor.
Bir iki hafta önce “İstanbul Belediye Başkanı adayı olmam istenirse
olurum. Oradan da Cumhurbaşkanlığına yürürüm” demişti.
Ya da biz öyle duymuştuk.
Önceki akşam Habertürk TV’ye bağlandı Muharrem İnce.
Bu kez de başka bir şey söyledi:
“Ben CHP'ye Genel Başkan olup, önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı
Adayı olmak istiyorum. Nokta."
Bir de ekledi: “Başka arkadaşlarımız zaten adaylık için çalışma
yürütüyorlar”
Kastettiği isim muhtemelen bir süredir İstanbul’a aday olmak
istediğini yüksek sesle söyleyen ve İstanbul’daki siyasi
çalışmalarını da başlatan Gürsel Tekin.
Benim ise aklıma başka bir senaryo geliyor.
Madem CHP İstanbul’a bir Cumhurbaşkanı adayını belediye başkan
adayı olarak göstermek istiyor.
Ve madem CHP yerel seçimlerde de süreceği ortaya çıkan Cumhur
İttifakı’na karşı Millet İttifakı’nı canlı tutmak
istiyor.
Fırsat bu fırsattır.
İstanbul’a Meral Akşener’i aday gösterebilirler.
Gerçi Meral Akşener, Cumhurbaşkanı adayı olarak İstanbul’da bir
varlık gösteremedi ama karşısında hem Recep Tayyip Erdoğan hem de
Muharrem İnce vardı.
Bu kez Muharrem İnce olmayacak.
Rakip olarak karşısına çıkan ise Erdoğan değil, en iyi ihtimalle
Binali Yıldırım olacak.
Meral Hanım böyle bir teklifi kabul eder mi bilmem.
Ama o olmazsa Temel Karamollaoğlu var.
Kazanır ya da kazanamaz ama kazanması halinde İstanbul’u iyi de
yönetir diye düşünürüm.
***
No comment
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın Orta Vadeli Programı
açıklayacağı biliniyordu. Piyasalar buna hazırlıklıydı.
Ancak son anda programın adı değişti ve “Orta Vadeli” yerine “Yeni
Ekonomi” programı açıklandı.
Açıklamadan sonra bazı televizyon kanalları arayarak, “Programı
nasıl bulduğunuzla ilgili sizinle bağlantı yapabilir miyiz?” diye
sordular.
Ekonomiden az biraz çakmakla beraber ekonomi yazarı
değilim.
Talep şaşırtıcıydı.
Zaten konuşmadım da.
Bununla ilgili bir yazı bekleyenlere de şunu söyleyeyim.
Hiçbir şey yazmayacağım.
Nedeni ise basit.
Oturup Yeni Ekonomi Programı’nı gerçekçi bir biçimde değerlendirmem
mümkün değil.
“Şu şu şu yönleri olumlu” desem hemen bir grup “İşte yalaka
şerefsiz, adi, … çocuğu” diye başlayacak.
“Şu şu şu yönleri olumsuz, sade suya tirit bir program” desem bu
sefer de başka bir grup “İşte ekonomik komplonun tetikçisi,
manipülasyoncuların emrindeki adam” diyecekler.
Kimse ama hiç kimse “Dur bakalım adam iyisini de kötüsünü de
yazmış” demeyecek.
Ancak şu kadarını söyleyebilirim.
Bakan Berat Albayrak’ın tavrından hissettiğim, durumun farkında.
Bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Programın açıklanması sırasında soru cevap bölümü olmaması ise
büyük eksiklikti.
***
Bir garip uygulama
Enis Berberoğlu sonunda salıveriliyor.
Yani iyi bir şey oluyor.
Ancak Türkiye’de iyi şeyler bile garip bir şekilde ya da anlaşılmaz
bir şekilde gerçekleşiyor.
Yargıtay çok acayip bir karara imza atarak Berberoğlu’nu
salıyor.
Mahkumiyet kararını değerlendiriyor, kararı onaylıyor ancak infazı
seçim sonrasına bırakarak Berberoğlu’nu serbest
bırakıyor.
Bu çok garip bir karar.
Çünkü hukuka uygun olan dosyanın değerlendirilmeden Enis
Berberoğlu’nun serbest bırakılması.
Çünkü hukuken dokunulmazlık kazanması nedeniyle karar
dokunulmazlığın bitimine bırakılır ve dosya rafa
kaldırılır.
Burada tam tersi yapılıyor ve mahkumiyet kesinleştiriliyor. Sonra
da serbest bırakma geliyor.
Oysa böyle bir kesinleşme halinde Berberoğlu milletvekili olma
hakkını da kaybetmiş oluyor ve serbest bırakılması mümkün
olmuyor.
Garip bir karar.
Sonuç iyi olsa da!
***
Komünizm gelecekse biz getiririz
Bugünlerde muhalif basını takip etmek için okumaya başladığım
iki gazete ve iki yazar var.
Biri Akit, diğeri Sabah.
Akit’te Abdurrahman Dilipak çok acayip ve çok ağır şeyler
yazıyor.
Sabah’ta ise Mehmet Barlas çift dalıyor.
Galiba artık “Muhalefet yapılacaksa onu da biz yaparız” dönemi
başlamış oluyor.
***
Boşuna uğraştırmayın
Habertürk.com Genel Yayın Yönetmeni sevgili amirim Yavuz
Barlas’tan bir istirhamım var.
Sevgili Yavuz, internet sitemizde yayınlanan yazılarımızın altında
“Yorumlar” diye bir bölüm var.
Hatta şöyle yazıyor: “Bu yazıya ilk yorum yapan siz olun”
Haftalardır bakıyorum, yazılarımın altında tek bir yorum
yok.
Senin de tahmin edeceğin üzere bu eşyanın tabiatına
aykırı.
Ki biliyorum ki, pek çok yorum geliyor.
Hatta ben bile denemek için oraya yorum attım bir iki
kere.
“Yorumunuz alınmıştır” diye bir yanıt da geldi ama yorumlar
kısmında asla ve kata hiçbir yorum yayınlanmadı.
Okurlardan da böyle şikayetler geliyor.
“Küfür yok hakaret yok ama yine de yorumlarımız yayınlanmıyor”
diye.
Biliyorum işiniz çok zor. Biliyorum yüzlerce binlerce yorum
geliyor.
Bunları okuyup terbiyesiz olanları, hakaret, yalan ve iftira
içerenleri ayıklamanız lazım aksi takdirde sorumluluk siteye ait
oluyor.
Bunu yapmak da kolay değil.
Ciddi ve bilinçli bir iş gücü istiyor.
İlle de yayınlayın demiyorum.
Daha basit bir şey söyleyeceğim.
Yayınlamayacaksanız, “Buraya yorum yapın” demeyin.
Okurlarımız büyük bir zahmetle vakit ayırıp yorum yazıyorlar, vakit
ve fikir harcıyorlar.
Boşuna uğraştırmayın okurlarımızı…
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En son model cep telefonunu kullanmak değil en son çıkan kitapları okumak havalı olduğu zaman… (Satın alıp İnstagram’a fotoğrafını koymak değil gerçekten okumak)
EDİTÖRÜN NOTU: Fatih Bey haklı. Dijital yayıncılıkta arada böyle aksamalar yaşanıyor ve fakat biz de yayının doğası gereği aynı hızda çözümler üretip problemleri düzeltiyoruz. Çok yoğun takip edilen yazarlarımıza okuyucularımızın yorumlarını bekliyoruz. Hani derler ya: Sürç-i lisan ettiysek affola.