Geçen hafta Paris’te Ertuğrul Özkök’le beraberdik.
Kendisi bir dijital müzik dinleyicisidir. iPod’suz gezmez, müziklerini Spotify’dan dinler. Bunu da sık sık yazar. Paris’te tek kelime Türkiye siyaseti konuşmadan, müzik ve kitaplar üzerine yoğunlaşan sohbetlerimiz sırasında kendisine dijital müzik dinlemenin pek de hoş bir şey olmadığını, benim eski usul biri olarak hâlâ şimdilerde adı “Vinyl” olan plak dinlediğimi ve pikapların verdiği sesi hiçbir şeyin veremediğini söyledim. Sonunda bana hak vermese de “Sen de Kanat Atkaya da bu konuda takıntılısınız. Galiba sonunda ben de bir tane pikap alacağım” demek zorunda kaldı.
Ben de bugün burada Ertuğrul Özkök gibi pikaba yani gerçek müzik dinleme keyfine geçmek isteyenlere bazı tavsiyelerde bulunacağım.
Şunu baştan söyleyeyim... Bu tavsiyeler biraz pahalı daha doğrusu gereksiz pahalı tavsiyeler. Ben de bu pikapların hiçbiri yok. Ben hâlâ eski pikaplarımı kullanıyorum. Bir tane 1970’lerin sonundan Thorens, bir tane 80’lerin başından Nakamichi, bir tane de yakın zamanlardan Marantz’ım var. Bir yerlerden para bulursam bir de McIntosh alırım belki... Aranızda parası kulaklarından fışkıran varsa, onlar için bazı tavsiyelerde bulunacağım. Öncelikle pikabınızı hoparlörlerinizden mümkün olduğunca uzağa koyun. Hoparlörle aynı zemin veya aynı platform üzerine asla ve asla koymayın. Çünkü hoparlörlerin yayacağı veya sebep olacağı titreşim pikabınızın plakları doğru okumasını engeller. Pikabınızın özel bir düzeneği yok ise koyduğunuz yerin düz olmasına dikkat edin. Mutlaka su terazisi ile pikabınızın tam düz bir doğrultuda yerleştiğinden emin olun.
Pikabınızı bağlayacağınız priz mutlaka çok iyi topraklanmış olsun.
Son dönem yapılan amplifikatörlerin pek çoğunda turntable girişi yer almıyor.
Bunun için bir minik ara amplifikatör gerekiyor. Bunu alırken çok ucuza kaçmayın.
Gelelim en iyi pikaplara...