Otomobil piyasasının en hızlı büyüyen segmenti, SUV ve hafif SUV’lar olunca, tüm markalar gibi, lüks otomobil piyasasını domine eden oyuncuların bu pazardan pay alma yarışına girmeleri kaçınılmazdı.
Aslına bakarsanız oyunu “çamurlu” sahalara taşıyan lüks spor otomobil üreticilerinden ilki 1970’lerin sonunda Lamborghini olmuş ve benim için bir efsane olan LM400’ü üretmişti.
Ne yazık ki zaman erkendi ve LM400 cesur ama başarısız bir girişim olarak kaldı.
Sonrasında ilk önemli hamle Mercedes’ten geldi dersek yalan olmaz. Daha sonra ABD’deki SUV pazarı heyecan verici hale gelince Almanların iki devi, Mercedes ve BMW neredeyse eşzamanlı olarak bu ülkede kurdukları üretim tesisleri ile X ve M serilerini karşılıklı rekabete soktular. Sonra da farklı boyutlarda SUV’larla rekabeti kızıştırdılar.
Spor otomobil üreticileri arasında büyüyen pazara ilk dalan ise Porsche oldu ve 1990’ların ilk yarısında Cayenne ile sporcu, lüks SUV olayına girdi. Porsche’nin doğal rakipleri ise hiç kuşkusuz Maserati ve Jaguar’dı. Bu ikisi uzun süre SUV meselesine mesafeli yaklaştılar. Ancak 2010’lu yıllar gelince her ikisinin de SUV geliştirmeye başladığı ortaya çıktı.
Ve her iki marka da peş peşe iki müthiş SUV ile ortaya çıktılar. Bugün burada sizlere Jaguar’ın dünyalar güzeli görüntülü F Pace’ini anlatacağım.
Daha önce bu köşeye konuk olan Maserati Levante ile bu haftanın konuğu Jaguar F Pace, hiç kuşku yok ki, lüks SUV pazarının en güzel dizayna sahip iki otomobili.