İki yıl kadar önce, çok eskiden tanıdığım ama herhalde 25 yıldır görmediğim bir işadamı aradı.
Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerinden biriyle tahkimlik olan bir kat karşılığı ortaklık meselesinde, hakem heyetinde yer almamı istiyordu.
Birkaç yüz milyon dolarlık bir dava idi.
İşadamına inşaattan anlamadığımı, hukukçu olmadığımı, böyle bir hakem heyetinde yer almamın doğru olmayacağını anlattım.
Israr etti.
“Zaten bilirkişiler rapor veriyor. Hukukçu olmaya gerek yok. Namuslu olmaya gerek var. Paranın satın alamayacağı birini istiyorum. Sizden başkası da aklıma gelmiyor” dedi.
Günlerce süren ısrar karşısında “Peki ama bir şartla” diyerek kabul ettim.