Türkiye’de artık her şey şirazesinden çıktı.
İzan mizan kalmadı.
Keza akıl da!
Dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu
aradı.
3. Havalimanı ile ilgili olarak İGA CEO’sunun aktardıklarını kaleme
almıştım, onlara itirazları varmış.
Elbette olacaktır.
“Sizi kullandılar” diyor Aykut Erdoğdu.
“Aykut Bey, ben İGA CEO’sunun söylediklerini aktardım. Bunlar
doğrudur veya yanlıştır demedim” dedim.
“Evet ama” dedi.
İtiraz başlıkları şöyle:
- İhaleden sonra ihale koşulları üstlenici lehine değişti. Bu
ihaleyi geçersiz kılar.
- Teslim süresi geçti, kira işlemeye başlamalıydı.
- İlk iki yıl 1 milyar avro yerine 350 milyon kira alınacakmış. Bu
ihale koşullarına aykırıdır.
- Bitim süresi gecikince gecikmeyi sözleşmeye eklemişler gibi
görünüyor. Bu da ihaleye ve YİD’e aykırı.
- Biz bunları dile getirince sanki iş yapılmasına karşı
çıkıyormuşuz gibi algılanıyor. Biz iş yapılmasına, yatırım
yapılmasına karşı değiliz ama her şeyin hukuka, hakka, usule uygun
yapılmasını istiyoruz.
- Bu işi takip ettiğim ve usulsüzlükleri dile getirdiğim için 11 ay
hapse mahkum oldum. Üstelik de dokunulmazlığım olduğu halde ama biz
ne olursa olsun haksız, hukuksuz her şeyi takip etmeye devam
edeceğiz.
Ben bir gazeteci olarak İGA CEO’su Samsunlu’nun söylediklerini
aktardım.
Lütfen şunu hatırlasın herkes.
Zaman zaman çeşitli kişilerle röportaj yapıyoruz, söylediklerini
aktarıyoruz.
Bu ne o söylenenlere kefil olduğumuz ne de karşı olduğumuz anlamına
geliyor.
Sadece “Aktarıcıyız”
Söylenenleri tarihe not düşüyoruz.
Mesela ben yazmış olmasam ilk iki yıl için kiranın 350 milyon
avroya düştüğünü bilmeyecekti Aykut Bey dahil hiç kimse. Şahsi
kanaatlerimi zaten yazdım.
“Bu havalimanı yarım yamalak bir halde açılmamalı, terminal ve
pistler bitmiş ama ortalık bir şantiye halinde. Böyle bir açılış
moral bozar” dedim.
Nitekim hafta sonunda sosyal medyada 3. Havalimanı'nın çatısının
terminalin içine aktığı görüntüler ortalığa
saçıldı.
Sayın Aykut Erdoğdu emin olsun ki, beni kimse
kullanamaz.
Ne onun partisi ne de başka bir parti.
Zaten o yüzden kimse beni sevmez.
Umurumda mı?
Emin olun hiç değil.
***
O hislere güvenilmez!
ABD Başkanı Donald Trump’ın “Artık Türkiye ile ilgili farklı
hislerim var” cümlesi kimseyi yanıltmasın, kimseyi mutlu
etmesin.
Trump’la ilgili söylenebilecek kesin bir şey var ise, istikrarsız
ve güvenilmez biri olduğu.
Anlık çıkarı gerektirdiği anda en yakın dostlarını, en büyük
destekçilerini harcamaktan, gözden çıkarmaktan çekinmemiş birinin
hislerine güvenilmez.
Olumlu da olsa, olumsuz da olsa.
***
Uçak ve rahip
Gelelim Rahip Brunson meselesine.
Trump mutlu. Radikal Hristiyan seçmenine verdiği sözü tuttuğu için
ve seçim öncesi koz elde ettiği için.
Türkiye’deki muhatapları mutlu, doların ateşini biraz olsun
düşürdükleri ve ABD ile ilişkileri bir süreliğine de olsa
düzelttikleri için.
Ancak ortada tatsız bir durum da yok değil.
O da şu.
Süper güçler Türkiye’ye sopa göstermek suretiyle bazı şeyler
yaptırabileceklerini keşfettiler.
Bu durumu üçüncü kez yaşıyoruz.
Önce Arap Baharı sırasında ABD ile itişmemizin faturası olarak
önümüze Kürecik Radarı koyuldu.
Sonra Rusya ile uçak meselesinde bunu bir kez daha
yaşadık.
Şimdi de Brunson meselesi.
Bu durum ülkeler arasındaki ilişkilerde her zaman yaşanan
gerilimlerdir.
Bu meseleler sıkıntı yaratır, sonra elbette
çözülür.
Ama iç politika gereksinimleri için tırmandırılıp ayaklar altına
alındıktan sonra çözülürse tatsız olur.
Rus uçağı meselesi elbette çözülmelidir.
Ama dönemin Başbakanı kalkıp “Benim emrimle vurduk. Bir daha
girerse yine vururuz” derse çözüm onur kırıcı hale
gelebilir.
Keza Brunson meselesi.
Brunson bir ajan olabilir. Muhtemelen de
öyledir.
Siz bu adamı yakalayıp, terör örgütü üyeliği veya destekçiliğinden
yargı karşısına çıkarırsanız iş başka bir hale
gelir.
Oysa meseleyi doğru biçimde ele alıp, “Ajanı ajan diye yargı
karşısına çıkartırsanız” çözümü de, iadeyi de uluslararası hukuka
uygun şekilde bulursunuz.
Ama yanlış bir kılıfa sokarsanız kendi yargınızı hem ülkenizde, hem
ülke dışında küçük düşürürsünüz.
***
Çok mu komik!
İktidarı destekleyen bazı yayınlar ve yazarlar şöyle
diyor:
“Dolar 5,80 oldu. 7 TL’den dolar alanlara gülme sırası bize
geldi."
Peki o zaman ben de onlara şunu sorayım.
7 TL’den dolar alanlar değil de 7 TL’den dolar satanlar kıs kıs
gülüyor olmasın.
7 TL’den kimler dolar almak zorunda kaldı hiç düşündünüz
mü?
Mesela kıt kanaat geliriyle, evladının geleceği için yurt dışında
çoluk çocuk okutan ana babalar tam da yurt dışında okulların
açıldığı günlerde 7 TL’den dolar almak zorunda
kaldılar.
Onlara da gülüyor musunuz?
Mesela Türkiye’de üretim yapmak için yurt dışından mecburen makina
ve ekipman almış olanlar 7 TL’den ödeme yapmak zorunda
kaldılar.
Onlara da gülüyor musunuz?
Döviz bazında kredi kullanan sanayiciler, KOBİ’ler, hatta esnaf
bile dolar 7 TL iken kredi taksidi ödemek zorunda kaldılar!
Onlara da gülüyor musunuz?
Peş peşe gelen konkordato haberlerine, yanan fabrikalara da gülüyor
musunuz?
Eğer bu sorulara “Evet gülüyorum” yanıtı veriyorsanız gülmeye devam
edin.
Ama bir daha ağzınıza “İstikrar iyidir” cümlesini de almayın.
***
İhaleden konkordatoya
Hülya Koçyiğit’in damadı olarak ünlenen, Engin Altan Düzyatan’ın
da kayınpederi olarak daha da ünlü olan Alkoçlar Turizm, konkordato
talebinde bulunmuş.
Turizmin çok iyi gittiği, tarihin en çok turistli sezonunun
yaşandığı bir yılda bir otel grubunun konkordato istemesi
şaşırtıcı.
Belli ki mecbur kalmışlar.
Ne diyelim, Allah yardımcıları olsun.
İlginç olan ise şu.
Alkoçlar Turizm çok kısa süre önce aldığı bir ihale ile gündeme
gelmişti.
Şirket, Antalya’da Konyaaltı Plajı’nın işletme ihalesini
almıştı.
Böylesine önemli bir ihaleyi alan şirketin 6 ay içinde konkordato
isteyecek hale gelmesi düşündürücü.
***
Özür
Değerli okurlar pazar günü yazı
yazamadım.
Gaziantep’teydim ve kimine göre mide fesadına uğradım, kimine göre
zehirlendim.
Sonuçta hastanelik oldum.
Çok özür dilerim.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bıkmadığımız, korkmadığımız zaman.