Jaguar’ın kuruluşu 1922’ye uzanır ama o günlerde otomobil değil
motosikletlerin yanına takılan yolcu sepeti üretmek için kurulmuştu
aslında. Adı da Swallow Sidecar Company’ydi.
Firma SS markasıyla otomobil üretimine de başlamıştı, Jaguar ise
modellerinden birine verdikleri isimdi. Ve 1945 yılına kadar da
Jaguar diye bir marka yoktu. SSC 1945 yılında Jaguar Motors adını
aldı Jaguar üretmeye başladı.
Ve 50’lerden itibaren de özellikle XK serileriyle haklı bir üne
erişmeye başladılar. Ardından S Typeisimli sedanları ve onu takip
eden Mark II ile büyük bir sükse yaptılar.
Spor otomobil geleneğini ise 1960’ların başında ürettikleri ve
1974’e kadar yaptıkları hâlâ dünyanın en güzel otomobili olarak
gördüğüm E Type ile zirveye taşıdılar. Aynı dönemlerde yarış
pistlerinde de büyük başarılar elde ettiler ve hem güzel hem hızlı
pist otomobilleri ürettiler. Ancak Jaguar’ı otomotiv endüstrisinde
efsane haline getiren model hiç kuşkusuz XJ oldu.
XJ 1968 yılında ilk kez üretim bandından çıktığı zaman çağının çok
ötesinde bir tasarım ve teknik altyapıya sahipti. Lüks otomobil
tanımını yeni bir boyuta, Bentley ve Rolls Royce kalitesini satın
alınabilir bir seviyeye taşıdı. İlk XJ 1968’den 1973’e kadar üretim
bandında kaldı.
XJ’nin 2. nesli 1973’te piyasaya çıktı. Ön panjur biraz daha
basıklaşmış, bazı detaylar daha şık hale getirilmiş ve otomobil
daha saldırgan bir hale gelmişti.
Büyük sükse yaptı. Lüks otomobilin sembolü oldu. Pink Floyd bile
şarkılarında bu otomobili görmezden gelemedi. Bana göre de XJ’nin
en güzel dönemiydi.
1979’a kadar üretilen seri 2 XJ, 1975 yılında aynı kasanın tek
kapılı coupe versiyonunu da üretti.
O da muazzamdı. Hayalleri süsleyen bir otomobildi. XJ C olarak
tanımlanan bu otomobillerden 6 ve 12 silindirli olarak yaklaşık 12
bin adet üretildi ve 1978 yılında üretimden kaldırıldı.
XJ’ler muazzam güzelliklerinin yanı sıra biraz da sorunlu
otomobillerdi.
Elektrik sistemleri biraz ilerici bir tasarıma sahipti ancak bunun
yarattığı sorunlar da hayli fazlaydı.
Sofistike ateşleme sistemleri ve benzersiz karbüratör tasarımları
otomobile performans sağlarken, kullanıcıya sorun olarak da
dönebiliyordu ama bunlar asla XJ’lerin başarısını gölgelemedi.
1979’da ise 3. nesil XJ’ler arzı endam eyledi. Bugün için face lift
denilebilecek kadar küçük yenilikler vardı.
En belirgin değişim arka stop lambalarının tasarımındaydı. Sorunlu
motor aksamı ise biraz düzeltilmişti.
1992’ye kadar üretimde kalan 3. jenerasyon XJ’den sonra bana göre
XJ serisinin düşüşü başladı. Önde tek dikdörtgen farlı olan 4.
jenerasyon XJ’ye yakışmayacak kadar çirkindi. Hatasını anlayan
Jaguar 5. jenerasyonda tekrar eski modele döndü ama beceremedi.
Bu arada firma zor günler geçiriyordu ve satın alınabilir lüks
otomobilin mucidi giderek lüks olmaktan çıktı. Ford’un ortaklığı ne
yazık ki, markayı çok aşağı çekti. Bu dönemde Jaguar’ı ayakta tutan
S ve X serisi orta sınıf modeller oldu. Markanın sıkıntı yıllarında
Jaguar’a yakışır tek çıkış bir klasik olması kaçınılmaz görünen XK
serisi ile geldi. Ancak yine de Jaguar kurtuluştan uzak hızlı
batağa sürükleniyordu. Tam bu sırada eski bir sömürge imdada
yetişti.
Hintli Tata Jaguar ve Land Rover’i birlikte satın aldı. Aynı
dönemde Türkiye’den Koç Grubu’na da markayı alması için teklifte
bulunulmuştu ama Koç sadece Land Rover’la ilgilenmiş, İngilizler
ise ikisini birden satma konusunda kararlılık göstermişti.
Sonuçta İngilizlerin ulusal gururlarından biri olan Jaguar markası
Hintli Tata’nın oldu.
İyi ki de olmuş yoksa ben bugün size Jaguar’ın eski şaşaalı
günlerini tam anlamıyla yansıtan bu şahane XJ’yi anlatamayacaktım.
Yeni XJ, Jaguar’ın yeni ortaklarıyla sıfırdan ürettiği ilk model
olma unvanını taşıyor.
Şahane tasarımının arkasında ise markayı yeniden tanımlayan süper
dizaynır İan Callum’un imzası var. İşin hülasası şu. Jaguar XJ
belli ki, eski günlerine dönmüş. İngiltere Kraliçesi yeniden makam
otomobili olarak XJ’yi kullanmaya başladı. İngiltere Başbakanı da.
Türkiye’de ise Ortaklar Otomotiv eziyetinden kurtulup, Borusan gibi
usta bir distribütörün elinde çok daha başarılı olacaktır.
2 LT’LİK KÜÇÜK MOTORUN GÜCÜNE İNANAMADIM
Yeni XJ’nin Türkiye’ye iki modeli ithal ediliyor. 2 litre 240
beygir benzinli ve özel istek üzerine 300 beygirlik 3 litre
dizeli.
Benim denediğim model 2 litre benzinli olanıydı ama bu motorun iki
litre olduğuna inanmak için kaputu açıp bakmam gerekti.
2 litrelik turbo motor 240 beygir ve 340 nm tork üretiyor ve
yaklaşık 1900 kg’lik koca otomobil için bu oldukça yeterli bir güç
oluyor. 0’dan yüze çıkma süresi 7.9 saniye. 2 litrelik benzinli
motora rağmen 8.5 litre yakıt tüketiyor. Oldukça iyi.
Motorun gücü tekerleklere 8 ileri bir şanzımanla aktarılıyor ve
uyumları kusursuz.
Anahtarı kullanmadan girdiğiniz iç mekânda koltuğa oturunca start
düğmesine basıyor ve otomobili çalıştırıyorsunuz. Ortadaki yuvarlak
vites kontrol düğmesi otomobil çalışınca yerinden çıkıyor ve size
geri boş ileri ve spor fonksiyonlarını sunuyor. Çevirerek vitese
geçiriyorsunuz.
Sürüş modlarını ise bilgi ekranından seçiyorsunuz. Gaza basınca iki
litrelik küçük bir motora kumanda ettiğinize inanamıyorsunuz.
Motor müthiş. Böylesine etkileyici küçük motora bir de Volvo’nun
eski R modellerinde rastlamıştım ki, bu motor onlardan da iyi.
Otomobil seri biçimde öne atılıyor. 140 km/s sürate kadar
otomobilin ivmelenmesinde bir kesiklik olmuyor diyebilirim. Benim
ulaşabildiğim son sürat 247 km/s oldu. Daha gider mi emin değilim.
Jaguar XJ virajlarda da hayli başarılı ama yine de limitler
zorlandığında arkadan hafif bir savrulma eğilimi var. Neyse ki, çok
kolay kontrol altına alınabilen bir eğilim. Ara hızlanmalarda doğru
vites aralığında gayet iyi. Bunun için bazen vitesi manuel olarak
değiştirmek gerekiyor o ayrı. Alüminyum şasi oldukça rijid. Bayağı
bir spor otomobil gibi. Frenler de fena değil ama bir tık daha iyi
olmasını beklerdim. Açıkçası yeni Jaguar XJL’den çok etkilendim.
Birkaç senelik kullanımdan sonra ne yapar, aynı durumunu korur mu
bilmiyorum. Bu haliyle bile Alman lüks otomobiller için ciddi bir
rakip. Dayanıklılık ve ikinci elde değer kaybı meseleleri dışında
bence Almanlardan daha güzel. Her ne kadar yol tutuş konusunda
Mercedes, BMW ve Audi biraz daha iyi olsa da yarattığı hız
açısından üçünden de daha etkileyici. Ve tabii fiyat açısından da.
2 litrelik motorla ve hemen hemen full donanımla fiyatı 600 bin TL.
Bu da en azından 200 bin TL’ye yakın bir eksi demek.