Sevgili asistanım Gülay, ofise girerken önümü kesti, suratında muzip bir ifadeyle "Bu hafta size bir Lotus versem ister misiniz?" diyerek. Ne de olsa çeyrek asırdır benimle beraber. Huyumu suyumu biliyor. Ama benimle kafa bulmayı da seviyor. "Lotus mu kaldı Türkiye'de, artık Türkiye'ye gelmiyor. Yemezler" dedim. "Siz öyle zannedin. Artık getiriyorlar. Yeni bir distribütörleri var. Size de test için bir tane yollayabilirlermiş, isterseniz tabii!" diye cevabı yapıştırdı. Neredeyse çeyrek asır önce birlikte çalışmaya başladığımız günlerde bir Lotus kullanıyordum ve Lotusları çok sevdiğimi biliyor ya uyanık! Gerçekten de Lotus'un kişisel tarihimde otomobilden öte bir yeri var. Nasıl olmasın, "Gelin arabam" bile bir Lotus Esprit'ti. Eşimi düğünümüze o otomobille götürmüştüm. O zamanlar Hande spor otomobillerden ve benim otomobil tutkumdan nefret etmeye başlamamıştı henüz. Ben "Tabii ki gelsin, bayılırım" deyince, ertesi gün gazeteye bir Lotus Evora geldi. Doğrusu pek beklemiyordum. Benim tahminim bir Elise, bilemediniz bir Exige gelmesiydi.