Aylardır hatta yıllardır “beklenen” operasyon başlıyor. Ben söylemiyorum. En yetkili ağız açıkladı. “Birkaç gün içinde Fırat’ın doğusuna gireceğiz.”
Hayırlısı.
Önce biraz garipsedim doğrusu.
Davul zurna ile, önceden haberli askeri harekat mı olur diye.
“Müsaitseniz annemler yarın akşam oturmaya gelecekler” diye komşuya haber veriyoruz gibi.
Muhtemelen bu sual pek çoğunuzun da aklına gelmiştir.
Öyla ya, eğer bir askeri operasyon yapacaksan ve düşmana zayiat verdirmek istiyorsan bunu “baskın” şeklinde yaparsın.
Gerçi “Tepende Amerikan uyduları cirit atarken, Amerikan droneları gözümüzün bebeğini çekerken ne baskını” diyeceksiniz ki, o da doğru.
Sonuçta gireceğimiz toprak “PKK kılıflı Amerikan toprağı”.
Zannederim davul zurna ile gireceğimizi duyurmamızın nedeni de bu.
“Geliyoruz ayak altında kimse kalmasın” anonsu yapıyoruz.
Burada da akla bir başka soru geliyor.
“Amerikalılar önümüzden çekilir de PKK’lılar kalır mı?”
Kanaatim şudur: Büyük bölümü Amerikalılarla beraber araziye uyar.
Bazı küçük gruplar bırakırlar ki, bir direniş göstermiş gibi olsunlar.
Onlar da fazla zayiatı göze almaz çekilirler.
Türkiye de zayiatsız bir şekilde siyasi hedefine ulaşmış olur.
Yabancı basında da “Türkiye Kürtleri katlediyor” manşetleri atılmaz, atılamaz.
Yurt içine de “Bakın Fırat’ın doğusuna da sahip çıkıyoruz” mesajı verilir arada.
“Geliyoruz” anonsunun nedeni büyük ihtimalle budur.
Bu kez Türk basını Afrin harekatında olduğu gibi “sayaçlı” manşetler atmaz.
Bu kez sayıya değil, sonuca bakılır.