Otomobil fuarlarını pek sevmem.
Çünkü kendimi şekerci dükkânına girmiş diyabetli çocuk gibi hissederim.
Hangisine bakacağımı, hangisiyle ilgileneceğimi şaşırırım. Hele bir de otomobillerden yeterince anlamayan bir kalabalığın içinde olmak hiç hoşuma gitmez.
Bu yüzden de pek enderdir bir otomobil fuarına gittiğim.
Ancak Mazda’nın genel müdürü, Mektebi Sultani’den arkadaşım Nurkan Yurdakul “Hadi gel Cenevre Fuarı’na gidelim” diye arayınca ve sevgili dostum Faruk Süren “O tarihlerde ben de Cenevre’deyim. Ben de size katılırım” deyince “Gidelim hadi” dedim. Üstelik “Salon Internationale d’Automobile de Geneve”, 1898 yılında ilki yapılan “Salon Internationale d’Automobile en des Cycles” kadar eski olmasa da 87 yıldır yapılan en eski otomobil gösterilerinden biri ve bana göre en güzelidir.
Çünkü devasa alanlara yayılan ve gezmesi bir ıstıraba dönüşen Paris ve Frankfurt otomobil fuarlarının aksine, görülmesi gereken her şeyi tek salonda toplayan son derece kompakt bir fuardır.
Size fuarı baştan sona anlatacak halim yok elbette ama fuar kendime göre “En”ler belirledim. Onları saymak isterim.