İNGİLTERE’nin “devlet televizyonu” BBC’nin yıllardır sektirmeden uyguladığı bir geleneği var.
Adına “Payday” diyorlar.
Yardım çağrısı “Mayday” i anımsatsa da konunun yardımla ilgisi yok.
Bir kamu kuruluşu olan ve tüm bütçesini halktan alınan vergilerle oluşturan BBC, kendini halka hesap vermek zorunda hissediyor ve her yıl ödediği ücretleri açıklıyor.
BBC’nin ödediği ücretleri açıklamasından sonra da İngiltere birkaç gün boyunca bunu tartışıyor.
İngiliz yayın kuruluşunun bu yıl açıkladığı ödemeler farklı birkaç yönden tartışıldı.
İlk tartışma konusu, Top Gear programının sunucusu Chris Evans’ın aldığı 2.2 milyon sterlinlik ücreti oldu.
Onu takiben de kadın ekran yıldızlarının erkeklerden daha az ücret almasıydı.
BBC’nin “Payday” açıklamaları güzel bir demokratik gelenek.
Tüm gelirlerini halktan alan bir kuruluşun böylesi bir açıklamayla konuyu“şeffaf ve tartışılabilir” hale getirmesi demokratik bir tavır.
Bizde de BBC gibi bütçesinin önemli bir bölümünü halktan dolaylı vergiler yoluyla alan bir yayın kuruluşu var.
Adı TRT.
TRT hem her türlü alıcı cihazın satışı sırasında bir “bandrol” ücreti alıyor, hem de tüm elektrik faturalarında bir TRT payı var. Gerçi BBC hiç reklam almazken TRT reklam da alıyor ama esas gelir kaynağı halktan “cebren”toplanan paralar.
Peki BBC halka bir anlamda “hesap verme” gereği hissedip bunu yılda bir kez yaptığı açıklamayla duyururken, TRT niye böyle bir şeffaflık ve hesap verebilirlik içine girmez?