Fikirlerine değer verdiğim bir dostum dün
sordu:
“ABD’nin Suriye’den böyle apar topar çekilmesini nasıl
yorumluyorsun” diye.
Ona verdiğim yanıtı sizinle de paylaşayım.
ABD’nin Suriye’den çekilme kararı ABD devletinin değil, Trump’ın
şahsi kararı.
Trump’ın kararlarına ne kadar güvenebilirsek bu çekilmeye de o
kadar güvenebiliriz.
Belli ki, ABD Başkanı’nın Türkiye Başkanı Erdoğan’a özel bir güveni
ya da sempatisi var.
Belli ki, Erdoğan telefon görüşmesinde Trump’ı ABD bölgeden çıkarsa
Türkiye’nin DEAŞ’la mücadeleyi sürdüreceğine, ABD’nin bunun için
masraf etmesine ve insan gücü kullanmasına gerek olmadığına ikna
etmiş.
O da Erdoğan’ın ikna gücü karşısında, hem kendi kabinesinin ve
danışmanlarının hem kendi partisinin hem de muhalif Demokrat
Parti'nin sözünü dinlemektense Erdoğan’ı dinlemeyi tercih
etmiş.
Bu çok açık görünüyor. Trump bunu
gizlemiyor.
Trump’ın Suriye’den çekilme kararı sonrası yazdığım ilk yazıda
“Buradan Türkiye’ye yönelik bir tuzak çıkabileceğini” söylemiştim
hatırlarsınız.
O tuzak da şu.
ABD’de aynı anda hem Trump hem de Türkiye karşıtı lobiler
var.
Bunların başında ABD medyasının güçlü kesimi ve bunları fiştekleyen
FETÖ bağlantıları da var.
Bunlar gözlerini Türkiye’ye zaten dikmiş
vaziyetteler.
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik bir operasyonunda, Türkiye aynı
zamanda DEAŞ'la da mücadele etse bile bunlar çok açık biçimde bu
durumu Türkiye’nin oradaki Kürtlere karşı bir soykırım harekatı
yaptığı şeklinde yorumlayacak ve dünyaya böyle bir algı
yayacaklar.
Sonrasında da önce Trump’a bu kararı değiştirmesi için baskı
gelecek.
Bir anı bir anına tutmayan Trump muhtemelen bir süre sonra “İnsani
nedenlerle oraya dönmek zorundayız” diyerek çark edecek ve bu çarkı
ile puan toplamaya çalışacak ve bunu muhalifleri ile barışma
fırsatına çevirecek.
Daha da kötü bir ihtimal olarak Suriye’nin doğusuna uluslararası
bir kontrol getirmek için düğmeye basılması için güçlü bir rüzgar
estirilecek.
Ve mesele Türkiye açısından daha da içinden çıkılmaz hale
gelebilecek.
Bu, bazılarına göre “olumsuz bir senaryo”
olabilir.
Ama hazırlıkları en olumsuz senaryoya göre yapmak
iyidir.
Bu yüzden de eğer Türk askeri Suriye’nin kuzeyine bir operasyon
başlatırsa Türk medyasının yapması gereken son şey, Afrin’de
yaptığı gibi “kelle saymak” olacaktır.
Tabii en doğrusu, Türk askerini o topraklara sokmadan, yapılacak
işi ÖSO’nun yapması ve bunun Suriyeliler arasında bir mesele olarak
kalmasıdır.
***