"YUKARIDA Rusya istediği ülkeleri kontrol altına almıştı. Denize
inmek için bastırıyordu."
“Verimli Hilal’de iktidarlarını sömürge olarak sürdüremeyeceklerini
anlayınca...
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki sömürgelere bu defa özgürlük vaat
ettiler.
Milletler Cemiyeti’nden (BM) yetki aldılar.
Ve yeni sınırlara sahip devletçiklere böldüler.
Ve bu devletlerde kendi modellerine uygun rejimler kurdular.
Lübnan ve Suriye... Irak...
Kral Faysal... Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah...”
Bu satırları okuyunca...
İnsan bugün Irak’ın kuzeyi Erbil’den Suriye’nin kuzeyi Menbic’e
kadar uzanan oluşumun ne olduğunu daha iyi görüyor.
İşin aslı tarihtir.
1918’de Limni Adası’nın Mondros Limanı’na demirleyen İngiliz
Agamemnon zırhlısında ne konuşulduysa...
Bugün o konuşmaların paragrafları hatırlanıyor.
Rusya’nın Menbic’i bombalayıp PYD güçlerine yol açması budur.
Tarihin tekerrüdür.
Ne garip!
1918’de adı Mezopotamya iken Irak olan topraklarda o zaman
İngilizler vardı.
Suriye ve Levant adıyla anılan batıdaki devlet ikiye bölündü.
Fransızlar geldi.
Ne garip...
Bugün Obama’nın özel temsilcisi McGurk da yanındaki İngiliz ve
Fransız yetkililerle Suriye’nin kuzeyi Kobani’ye geldi.
Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi, Suriye’nin kuzeyinde de bir Kürt
otonom bölgesi planlanıyor.
Ve Rusya Lazkiye Limanı’ndan Akdeniz’e açılıyor.
Ve Erbil’den Kamışlı’ya, Menbic’e bir hat çekiliyor.
Türkiye’nin güneyinde PKK’ya her türlü lojistik desteği sağlayacak
bir otonom ya da birileri için “otomatik” bir hat bu.
O zaman Agememnon zırhlısı vardı.
Şimdi uçak gemileri var.
Sur’dan, Cizre’den gelen şehit haberleri yüreğimizi yakarken...
Oraya destek olan Kobani’de, 1918’dekine benzer bir toplantı
yapılıyor olmasını başka nasıl yorumlayacağız.
Sıkılıyorum. Çok sıkılıyorum...
Tarihe baktıkça her şey daha da netleşiyor.