BODRUM burası...
Bir sezonda tam 447 su patlağı olmuş. İnanılır gibi değil.
Böyle bir turizm beldesinde bu kadar su patlağı nasıl olabilir?
Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün anlatmaya devam ediyor:
“Belediye başkanının bir yetkisi yok ki. İşte Bodrum. Bir sezonda
tam 447 su patlağı oldu. Bodrum, bayram öncesi susuz kaldı. Esnaf,
otel sahibi, zaten zor geçen bir sezondan sonra bayramı bekliyordu.
Ama DSİ’nin döşediği su boruları peş peşe patlamaya başladı.”
“Ne yaptınız?”
“Bakın Bodrum esnafı dertli dedik. Verin biz onaralım dedik.
Vermediler. Sonuçta biz onarmak zorunda kaldık.”
Başkan Gürün, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk meselesinin
canlı örneği gibi.
Dün yazdım.
Eğer başkanlık sistemine geçiliyorsa...
Belediyelerin, yerel meclislerin yönetimde yetki alması
gerekiyor.
Atanmışların değil, seçilmişlerin yönettiği şehirler olmalıdır.
Elbette bundan kastım, belediyelerin seçilmiş iktidara karşı,
bağımsızlığını ilan etmesi değil.
Bunun da bir düzeni olmalı.
Biliyoruz ki bir ‘Güneydoğu meselemiz’ var.
Ama buna da bir çare bulunur. Bir formül üretilebilir.
Terörle bağlantısı olanlar ayıklanacak elbette. Belediyeler teröre
lojistik destek merkezi olamaz.
Ama bu sorun da yerel demokrasinin önünü tıkayamaz.
Örneklere devam...
MAVİ KART
Başkan diyor ki:
“Bakın, Çevre Bakanlığı bizim körfezlerde bir mavi kart uygulaması
başlattı. Yani tekneler pis sularını denize boşaltmasın diye bir
kart veriliyor. Biz de bu atıkları almak zorundayız. Atık toplayıcı
tekneler aldık. Ama aldığımız atıkları ne yapacağız? Karada bir
arıtma merkezine vermek zorundayız. Bu atık merkezini kurmak için
orman ve çevre bakanlıklarından yer istiyoruz. Yani öyle koy
istemiyoruz. 250 metrekare bir yer. Vermiyorlar. İşte durumumuz
budur.”
Başkan belediye marinası yapmak istiyor. Yine izin yok.
Belediyelerin park yeri, otopark yeri bulma hakkı yok mu?
Olmalı. Ama burada izin yok.
Yabancı yat sahibi geliyor...
Kendi ülkesindeki gibi normal, makul fiyatlı bir belediye marinası
arıyor.
Yani öyle AVM’si olan, lüks lokantaları, marka dükkânları olan bir
marina değil.
Suyunu, elektriğini alacağı, temiz bir duş ve tuvaleti olan makul
bir marina.
Ne mümkün!
Bırakın bunu...
Marinalar elektriği ve suyu da Euro üzerinden satıyor.
Bunlar eleştiriler...
Özetle...
Belediyelerin yetki ve sorumluluk sorunu, İstanbul’da, Denizli’de,
Ankara’da ne ise Muğla’da da aynı.
Bu nedenle önceki hafta Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan’ın
ev sahipliğinde yapılan, ‘Yerinden yönetim ve yetki’ çalıştayının
önemi bir kez daha anlaşılıyor.
Ortada bir sorun var.
Ve kavgayla değil, tartışarak, konuşarak çözülmesi gereken bir
sorun.
BAYRAK SORUNU VE DENİZCİLİĞE TEŞVİKLER
MUĞLA’dayız ya...Konumuz deniz, çevre ve elbette denizcilik
dünyamız.
1) Birkaç güne kadar yabancı bayraklı teknelerin Türk bayrağına
geçmesiyle ilgili yasal düzenleme gerçekleşiyor. Bakanlar
Kurulu’ndan geçti. Meclis gündeminde.
2) Düzenlemenin yayınlandığı güne kadar yabancı bayraklı olan
tekneler Türk bayrağına geçerken, hiçbir vergi ödemeyecek.