DÜN taşların altında minik bedeni bulunan 9 yaşındaki Sedanur’un kahreden sonu üzerine yine konuşacağız.
Çocuk tacizcilerine, katillerine karşı özel yasa diyeceğiz. Açıklamalar olacak...
Peki sonra...
Daha birinin acısı sönmeden diğeri yakıyor.
Birkaç ay önce bir sapık, çocuğu taciz edip öldürdükten sonra elektrik direğinin altına gömmüştü.
Komşularıydı. Hatta arama çalışmalarına bile katılmıştı.
Yakalandı. Şimdi cezaevinde.
O olay üzerine günlerce konuştuk, yazdık. Çocuk tacizcileri ve katilleri için özel bir yasa getirileceği söylendi.
Çalışmalar ne noktada bilemiyorum ama... Yıllardır bu yara kanıyor.
Hemen arkasından bir çocuk cinayeti daha patladı.
Yine yasayı konuştuk.
İşte bu defa da 9 yaşındaki Sedanur...
11 gündür kayıptı. Minik bedeni taşların altına gizlenmiş olarak bulundu.
Alçağın, sapığın, şeytan artığının birisi ya da birileri öldürmüştü küçük kızı.
Muhtemelen bu katil de arama çalışmalarına katılmıştır.
Hatta...
Çocuğun bulunduğu bölge daha önce aranmış. Belki de aramalardan sonra oraya getirildi.
Bir daha aranmaz diye...
Zavallı Sedanur... Nurlar içinde yat kızım...
Bize gelince...
Yine aynı şeyi konuşacağız.
İdam, hadım, vs...
Arkadaşlar bu bir seri cinayettir.
Seri katil olması için katilin aynı kişi olması gerekmiyor ki...
Son dönemlerde yaşadığımız çocuk cinayetleri, tacizleri giderek artıyor.
Hadi artık...
Ekim ayında açılan Meclis bir kanuni düzenleme yapabilir. En azından caydırıcı olur.
Ne kadar olur bilemeyiz.
Ama hiç olmazsa bir şey yaptık, bir önlem aldık deriz.
İçimiz soğur...
TEKNOFEST BÜYÜK BİR HAMLEDİR
BİRKAÇ gündür Teknofest’i inceliyorum.
Muazzam bir girişim.
Dahası...
Türkiye’nin artık “teknoloji ithal eden tarım ülkesi” olmaktan çıktığını gösteren büyük bir belge...
Bu muazzam organizasyonu sağlayan herkesi kutlamak gerekir.
Tabii bir de gençlerin bilim ve teknoloji konusunda çok ciddi özgüven kazanmasını sağlayacak bir girişimdir bu.
Aselsan’dan, Roketsan’dan özel sektörün kurduğu teknokentlere kadar uzanan “bilim ağı”nın festivalidir.
Türkiye önümüzdeki dönemde mutlak kendi teknolojisine hâkim bir ülke konumuna gelecektir.
Siber savaşların kol gezdiği bir dünyada ayakta kalmak için başka çare yok.
NURİ DEMİRAĞ’IN İBRET DOLU HİKÂYESİ OKULLARDA DERS OLARAK OKUTULMALI
KİTABINI okuduğumda şaşkına dönmüştüm. Dün Teknofest’deki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan bahsetti.
Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası...
Nasıl bir mücadele... Nasıl bir özveri...
Uçağın adı Nu.D.38’dir... 6 kişilik ve çift motorlu, gövdesi alüminyum kaplamalı bir uçak üretilmiştir. Üretilen bu uçak saatte 270 km hıza ve 5 bin 500 metre yükseğe çıkabilme kapasitesine sahiptir. Atölyede yapılan uçakların testleri için de İstanbul Yeşilköy’de bugünkü Atatürk Havaalanı’nın bulunduğu bölgedeki Elmas Paşa Çiftliği satın alınarak uçuş sahası yapılır. Uçak vardır ama pilot yoktur. Demirağ pilot yetiştirmek için Gök Okulu’nu kurar. 150 civarında pilot yetişir.
Hatta Divriği’ye de büyük bir uçak fabrikası kurulması için proje başlatılır.
Ama nasıl oluyorsa... Demirağ’ın üzerine gizli bir güç geliyor...
Uçuş izni verilmesi. Ve son dakika üretilen uçakların izninin kaldırılması...
THK ile yapılan anlaşmanın bozulması... Ve Demirağ’ın ekonomik krize gidişi...
Muazzam bir öykü.
Türkiye’nin havacılık teknolojisinin başladığı ve batırıldığı dönemin öyküsü...
Ben okurken tüylerim diken diken olmuştu.
Mutlaka okuyun...