SOĞUK Savaş döneminde, savaşlar ve işgaller için uydurulan
gerekçenin adı şuydu:
“Devrim ihracı...”
Soğuk Savaş bitti. Şimdi Körfez’deki sıcak savaşta yeni bir adı
var:
“Demokrasi ihracı...”
Irak’ta yüzbinlerce insan böyle öldü.
Arap Baharı adı altında kan böyle aktı.
Şimdi Suriye’de benzeri bir kan senaryosu yazılıyor. İşte bu açıdan
bakınca insan sormadan edemiyor...
“Yahu arkadaş... Bu Ortadoğu halkları saf mıdır? Aciz midir?”
Daha düne kadar o sınırda dostluk vardı.
Her bayramda Cilvegözü kapısından geçip bayramlaşan Türkiye ve
Suriye Kürtleri... Arapları...
Akrabaları... Dayıları, amcaları...
Şimdi mülteci çadırlarında sefil...
Şimdi top atışları altında perişan...
Hey gidi Halep.
Gaziantep’in alnı kara yazılı ikiz kardeşi.
Bir dönem medeniyetin, müziğin, şiirin sokakları, şimdi kan
gölü.
Niye?
Yine “ihraç” var da ondan.
100 yıl önceki gibi.
Ruslar, İngilizler...
Ve şimdi ABD orada.
Afganistan’daki Taliban gibi... Suriye’de besleyip
büyüttükleri...
Paris’in, Berlin’in arka sokaklarında göz yumdukları vahşet çetesi
IŞİD’e karşı...
Kürtleri sürmek istiyorlar.
O yüzden silah veriyorlar... Acılı kardeşlerimiz Kürt çocukları,
silahların gölgesinde kırılıyor.
Birinin adına PEŞMERGE dediler... Kuzey Irak’ta kendilerine uygun
bir Kürt bölgesi kurdurttular. Diğerinin adına PYD dediler...
Şimdi Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt otonom bölgesi
kuruyorlar...
Öyle seçimle, demokrasiyle falan değil...
Birisi otonom bölge, diğeri kanton. Ama seçim yok.