Atina’da gerçekleşen “tarihi buluşma” Türkiye ve Yunanistan’ın gelecekteki ilişkilerini nasıl belirleyecek?
Yıllardır çözülemeyen ve artık pas tutan bu sorunlar kısa zamanda aşılabilir mi?
Ege’nin iki kıyısında barış isteyen,
Ve barış için defalarca yazan birisi olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Miçotakis arasındaki bu yakınlaşmanın pozitif sonuçlara dönüşmesini yürekten destekliyorum.
Peki bu süreç gerçekten kolay mı?
Bugün ve yarın bu konuyu yazacağım.
Sorunlarla birlikte çözüm noktalarına bakacağım.
Önce vize meselesi.
Adalara vizenin özü şu:
-Türklere kapıda vize verilecek. Vizenin geçerlilik süresi 7 gün olacak. Vize 1 yıl geçerli olacak.
Yani 1 yıl boyunca yakın adalarda 7 gün süreyle ziyaret yapılabilecek.
Hangi adalar?
Leros, Kalimnos Patmos, Lipsi ve Arki, aşağıda, Sisam, Sakız, İstanköy (Kos), Rodos, Simi, Meis.
Tam kesin olmasa da yalnızca bilet ya da otel rezervasyonu belgesi yeterli olacak.
Peki bu vize ne anlama geliyor.
Kime yarıyor?
Bu soruların cevapları için biraz gerilere gideceğiz.
Pandeminin son dönemlerinde yakın adalara yaptığım geziler sırasında yazdığım yazılardan birkaç örnek..
LEROS’TA LİMAN MÜDÜRÜ TÜRK BAYRAĞINI GÖRÜNCE ŞOK OLDU
Pandeminin sonlarına doğru bir fırsat bulup Ege adalarına doğru yelken açmıştık.
O günlerde sınırlar henüz kapalıydı.
Leros Adası’na geldiğimde ada izlenimlerini şöyle yazmıştım:
“Bodrum’un hemen karşısındaki Leros, Kalimnos Patmos, Lipsi ve Arki, aşağıda Sakız, İstanköy (Kos), Rodos, Simi, Meis Türklerin en çok gittiği adalardır. Özellikle bayram ya da tatillerde bu adalarda koylar, marinalar Türk bayraklı teknelerle dolar. Bu yüzden bu adaların esnafı için Türkler bir gelir kapısıdır. Taverna sahipleri yıllarca ağırladıkları için neredeyse gelen Türklere isimleriyle hitap eder. Marmaris’ten, Bodrum’dan gelen guletler yüzlerce yolcuyu indirir. Marmaris-Rodos seferleri sürekli doludur. Müthiş bir hareket olur.
Ama şimdi Leros Evros Marina’ya girdiğimde garip bir ıssızlık vardı. İngiliz, İsrailli ve Fransız birkaç tekne o kadar.”
O tarihlerde bu ıssızlığın elbette bir nedeni vardı.
Çünkü “Türkler yoktu...”
İzlenimlere devam edelim: