ÖZAL yıllarca başkanlık sistemini gündeme getirdi.
Getirdi ve her defasında şu açıklamayı yaptı:
“Bu bölünmüş yapıyla Türkiye yeterince idare edilemiyor...”
Cumhurbaşkanı seçimle gelmeli.
Başbakanla cumhurbaşkanı arasındaki yetki karmaşası son
bulmalı.
Bütün bunları anlatmıştı.
Ve son dönemlerinde Demirel aynı şeyleri söylüyordu.
Süleyman Bey bir konuşmasında aynen şöyle demişti:
“İsterdim ki, cumhurbaşkanını halk seçsin. İsterdim ki, Türkiye
başkanlık sistemine geçsin. İsterdim ki, milletvekili dar bölge
sistemiyle seçilsin. Ama yapamadık... Halk o kadar dinamik ki, bu
bölünmüş yapıyla idare etmek mümkün olamıyor.”
Bu alıntıları niye yapıyorum?
Türkiye siyasi tarihinin iki önemli ismi...
Demirel ve Özal...
İkisi de her sohbetimizde Türkiye’nin yönetim sıkıntılarını
anlatıp, başkanlık sistemini tartışmaya açmışlardı.
İşte şimdi Meclis’ten milletin önüne giden sorunun adı budur.
- Türkiye nasıl yönetilecek?
- Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasındaki bu yetki sorunu nasıl
aşılacak?
KİŞİSEL Mİ?
Ama bakıyorum, sistemi tartışmak yerine, isimleri tartışıyoruz.
Muhalefet ısrarla, ‘Erdoğan’ın tek adamlık projesi’ söylemini
seçiyor.
Aslında böyle yaparak, yenilgiyi baştan kabul etmiş olmuyor mu?
Dahası millete derdini anlatmak yerine Anayasa Mahkemesi’ne
anlatmayı seçmesi, stratejik olarak kendisini daha da zor duruma
düşürmüyor mu?