"ÖZGÜRLÜKLER ülkesi"nin televizyonu BBC yayınladı fotoğrafı...
Bir genç kadın...
PKK militanı...
Eli tetikte...
Makineli tüfekle ateş ediyor...
Özellikle kadın seçilmiş... Etkili olsun diye...
Baktım, nişan alan o kadın, sanki bir sirkte, atış poligonundaymış
gibi bir havası var.
Sanki hedefi vurunca "Bravo" deyip oyuncak verecekler...
O kadar "masum" (!) bir foto yani...
Peki kime ateş ediyor bu kadın?
Özgürlükler ülkesi (!) İngiltere'nin resmi kanalına göre, eli
tetikteki o PKK'lı kadın, IŞİD'e ateş ediyor.
Ve bu nedenle "PKK övülüyor"...
Ve aynı saatlerde Tokat'ta, Şırnak'ta, Aydın'da benim analarım
şehit olan evlatlarına ağlıyor...
Ve bir bakıyoruz ki, eli tetikteki o kadın, IŞİD'i değil, bizim
evlatlarımızı vuruyor...
Bu kadar acıdır işte gerçek...
Bu kadar çıldırtıcıdır...
Ama çıldırsak da faydası yok.
Lawrens'tan beri böyledir bu çıldırtıcı durum...
Millet olarak hafızan varsa, anlarsın.
Çünkü İngiltere'deki falancanın umurunda değildir benim Yozgatlı
fidanımın hayatı...
IŞİD'le kim mücadele ediyorsa onu destekler, o kadar.
Önce kendi güvenliğidir doğrusu...
Çünkü onun için Londra'daki evladının huzur içinde okula gitmesi
önemlidir.
İşin özeti, PKK eğer IŞİD'le mücadeleye taşeron olacaksa, İngiliz
Lordlar Kamarası "Tamam" diyor...
Yeter ki Manchester'de huzur olsun.
Budur işte gerçeğin acı tarafı...
Ve işin ilginç yanı, ben İngiltere'yi suçlamaktan çok, bizi ona
buna mahkûm eden yine bizi suçluyorum.
Elin oğluna söz söylemenin bir anlamı yok...
Yani diyorum ki...
Başkalarına taşeron olacak düşmanlığı, kendi içimizde nasıl
yarattık?
Asıl bunu soruyorum.
Yoksa "kahpe düşman" demekle, "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok"
demekle olmuyor...
İşte bizim Dışişleri bu fotoğraf yüzünden İngiltere'yi kınamış.
PKK'yı özendirdi diye...
Peki kınadı da ne oldu?
Gerçek şudur:
Bazı devletler var ki...