SON gördüğümde bir grup gazeteci olarak Halep'te sohbet etmiştik.
Bir arkadaşımız sormuştu:“İnternet kullanımında sınırlamalar
var. Bu demokrasiye geçişiniz konusunda sıkıntı değil mi? Ne zaman
aşacaksınız bu sorunları?”Meslektaşım özetle, “Demokrasiye ne zaman
geçeceksiniz” sorusunu kibarca sormuştu.Esad, o zaman böyle bir
sorun olmadığı yönünde biraz da kızgın bir cevap vermişti. Yani
durumundan memnundu.Şimdi Esad’sız bir yönetimin pazarlığını
yapıyor.Onu Putin’in karşısında otururken görünce...Bir kez daha
içimden geçirdim:“Kendi halkının gücüne dayanmayan liderler, başka
güçlerin oyuncağı olurlar.”Esad’ın durumu işte budur.
Çetin Abi’yi anlatsa anlatsa kim anlatır?
SOHBETİN en kahkahalı anında isterdik:“Ya Nebil, ne olursun Çetin
Abi taklidi yapar mısın?”Sevgili kardeşim Nebil Özgentürk o müthiş
taklidi başlatırdı.Mahallemizin en isyancı romantiği... Çetin Altan
Abimizi kendi sesinden dinletirdi bize.Yıkılırdık gülmekten.Ve
Çetin Altan taklidini yaptıktan sonra büyük bir saygıyla bir Çetin
Altan tarihi anlatırdı Nebil.Ama öyle resmi bir tarih değil.Bireyin
tarihi.O romantik isyancının, “kalem”le “kelam” arasına ördüğü o
muazzam yazı ve duygu köprüsünü konuşurduk.Çetin Abi’yi
kaybettik... Mesleğimizin kalem sihirbazını...Cesur olmanın “Çetin
Hali”ni kaybettik.Zamanında ona bir teklif yapmıştım:“Çetin Abi sen
artık aynı anda birkaç gazetede yazabilirsin. Sana rekabet
işlemez.