ALTAN Tan'ın söyledikleri 'bir kişilik' açıklama değildir.
Kürt siyasetindeki yol ayrımının ilanıdır.
Haber Türk’ten Kübra Par’a diyor ki (bu arada Kübra’yı da yaptığı
gazetecilikten dolayı kutlamak gerekiyor):
“Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız şu an. Çatışma, içsavaş,
devrimci halk savaşında ısrar edenlerle buna karşı olup demokratik
mücadeleyi seçenlerin bir yol ayrımı olacak. İkincisi HDP’nin geniş
tabanını temsil eden dindar, muhafazakâr kitle sadece şahıslar
bazında değil kendi gücü oranında bir temsil isteyecek. Yani ‘Altan
Tan’ı aldım yerine Mehmet’i koydum’ diyerek değil, fikir ve program
anlamında bir temsil isteyecek.”
Burada altı çizilecek o kadar cümle var ki...
Mesela şu söz:
“Altan Tan’ı aldım, yerine Mehmet’i koydum değil...”
Kandil’in bugüne kadar HDP içinde yaptığı buydu.
Şimdi bu antidemokratik yapıya karşı ilk kez bir ‘isyan fişeği’
atılıyor...
Dahası var. Tan diyor ki:
“ ‘Biz AKP ile koalisyona kapalıyız’ demek doğru değildi. Kendi
ilkelerimiz doğrultusunda AKP de dahil her türlü koalisyona açık
olmalıydık. Kapıları kapatamazsınız. Başbakan partiye geldiğinde
‘Gelir bir kaçak çay içer, gider’ diyemezsiniz...”
HAZİRANDAN KASIMA NE DEĞİŞTİ
Muhafazakâr Kürt seçmeni AK Parti ile birlikte barış sürecini
oluşturacağı umuduyla HDP’ye oy vermişti.
Oyların büyük bölümü AK Parti’den gelmişti.
Amaç, HDP’nin baraj altında kalmasını önlemekti. Meclis’te AK Parti
ile HDP’nin bakış sürecini tamamlaması bekleniyordu.
AK Parti yönetimi bu durumu gördü. Özellikle İstanbul’a Diyarbakır
adaylarından kaydırma yaptı.
Mehdi Eker gibi entelektüel temeli güçlü isimler, mahalle mahalle
çalıştılar.
Kasım seçimleri öncesinde işte bu kadro dedi ki:
“Tamam, siz HDP’yi Meclis’e sokmak için oylarınızı kaydırdınız. Ama
bu defa AK Parti’nin iktidarda olma ihtimalini kırdınız. Şimdi
nasıl olacak? CHP’yi iktidar mı yapacaksınız?”
Muhafazakâr Kürt seçmen bu sözlerden etkilendi. Ve oylarını AK
Parti’ye geri aldı.
KANDİL’E SUÇLAMA
Altan Tan’ın bir başka önemli tespiti: