İSLAM ülkeleri zirvesinden benim aklımda kalacak olan Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın şu cümlesidir:
“21’inci yüzyıla damgasını vuracak; sadece koruyan, muhafaza eden
değil, aynı zamanda kuran, inşa eden, yön veren bir anlayışla
meselelerimize yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum. Zira bu, dünya
nüfusunun 4’te 1’ini oluşturan Müslümanların küresel sistemde hak
ettikleri yeri alması açısından da hayati öneme sahiptir.”
Yüzlerce yıl boyunca İslam coğrafyası bir şekilde kanadığı için...
Kendi topraklarındaki acıları başka güçlerin çözümünde aradığı için...
Kendi topraklarındaki halklarının gücüne dayanmadıkları için...
Yabancıların gücüne mahkûm oldukları için...
Bu sözleri önemli buluyorum.
Son üç yüzyıla bakın...
Kendi aydınlanmasını ve yenilenmesini yaşayamadığı için, İslam ülkeleri yalnızca olanı korumakla yetinmiş... Diktatörlüklere kurban olmuş. Demokrasinin nimetlerinden mahrum kalmış...
İnşa etme, bulma, icat etme, yaratma gibi değerleri yakalayamamış...
Belki de bu nedenle, dünya nüfusunun dörtte biri olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olamamış...