Kimse bilmez...
Ankara’da sessiz bir insan vardır.
Ne zaman Ankara’ya gitsem sormuşumdur:
(Bu kadar başarılı ve zengin bir insan, neden her öğle yemeğini Ankara’da bir tenis kulübünde yer?)
İstese Moskova’da ya da dünyanın en güzel şehirlerinde oturabilirdi.
Sonra anladım ki... Yaşadığı şehri seviyor.
Ankara’yı...
Zamanında Atakule projesini yapmıştı.
Sonra...
O proje yüzünden zor duruma düşmüştü.
Sonraki hikâyesine gelince...
Sıkıldı, bunaldı. Yediremedi kendisine.
Bir kâşif, bir fetihçi gibi dünyaya açıldı.
Geceli-gündüzlü çalıştı.
Oğullarının adına Selim ve Fatih dedi.
Sonunda dünyanın sayılı markalarından birisini yarattı:
Reklamcılar o markaya şimdi SUMMA diyor.
Ama ben yalnızca ‘azim ve sevgi’ diyorum.