-AVRUPA'nın derdi mülteci akını.
-ABD’nin derdi Rusya’ya Suriye üzerinden Akdeniz’e çıkış
vermemek.
-Rusya’nın derdi Suriye’den Akdeniz’e çıkacak üsleri kalıcı olarak sağlamak.
-Esad’ın derdi bir şekilde o kanlı iktidarı sürdürmek.
-İran’ın derdi, bölgedeki Şii gücünü yaymak. Ve söz sahibi olmak.
-Kürtlerin derdi devletleşebilmek.
-Elbette herkesin derdi bölgedeki enerji yatakları.
Ve milyonlarca insanın derdine gelince...
Açlıktan ve sürgünden kurtulmak.
Geldik mi bize?
Peki bu şartlarda Türkiye bir yeni anayasa yapabilir mi?
Eğer bu çatışma sürerse HDP’nin o komisyonda pozitif olma imkânı var mı?
HDP’nin temsil edilmediği bir sivil anayasa Türkiye’yi kapsar mı?
Elbette hayır.
Geniş fotoğrafa bakınca tam da terörün istediği bir manzara var.
-PKK saldırıyor. Devlet gereğini yapıp temizlemeye çalışıyor.
Böylece silah hâkim oluyor. Silah hâkim olunca sivil irade eziliyor.
HDP bu çemberden çıkamıyor.
Tam bir sarmal. Tam bir çıkmaz sokak...
Ne yapmalı?
Sanıyorum bu durumda yine iş devlete kalıyor.
Demokrasi bu kanlı çemberi kırmalıdır. Parlamento... Demokratik güçler, sivil irade PKK’nın tetiklediği bu çıkmaz yolu açmalıdır.
“Ne yapmalı” sorusuna dönersek...
-Hükümet silahla pazarlık yapmak isteyen o teröre elbette izin vermeyecek.
-Ardından ülkeyi psikolojik olarak sıkan bu ortamı sonlandıracaktır.
-HDP bir sivil cesaret göstererek PKK’dan silah bırakmasını isteyebilmelidir.
Bunlar tamam. Bunlar zaten söyleniyor.
Ama bir şey var ki... Dönüp dolaşıp oraya geliyorum. Ben çözümün ilk ışığını orada görüyorum.