YİNE kritik bir soruyla karşı karşıyayız.
Öcalan, kardeşi aracılığıyla bir çağrı daha yaptı:
“Projelerim var. Devlet iki kişi göndersin. 6 ayda çözeriz. Bu kan
da durur.”
Peki, yaptığı bu çağrı ne sonuç verecek?
Hatırlayacaksınız, daha önce büyük umutlarla başlatılan barış
süreci de yine Öcalan’ın kardeşi aracılığıyla yaptığı bir çağrıyla
hareketlenmişti.
Yanlış hatırlamıyorsam o günlerde ‘Paralel Devlet Yapılanması’nı
ilk söyleyenlerden ve şikâyet edenlerden birisi Öcalan’dı.
Peki, FETÖ’nün konuyla ne ilgisi var?
Birbirinden bağımsız gibi görünen olayları birleştirirsek, elbette
bir ilgisi çıkıyor.
İşte o günlerden bazı satırbaşları:
Dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’in hazırladığı “dağdan indirme
projesi”.
Öcalan’dan gelen barış ve çözüm çağrısı...
MİT’in PKK’nın yetkili isimleriyle teması. Sürece yönelik
görüşmeleri.
Öcalan’ın Kandil’e yaptığı “Türkiye topraklarından çıkın ve bir
barış kongresi toplayın çağrısı”.
Öcalan’ın Diyarbakır Meydanı’nda okunan mektubu.
Akil insanların sürece katılımı.
Kanlı eylemlerin durması.
Bütün bunlar hepimize umut vermişti.
Gencecik evlatlarımızın, civan gibi çocuklarımızın ölümlerinin son
bulmasını istiyorduk.
O yüzden umutlanmıştık.
Türkiye’nin geleceğine pranga vuran bu kanlı tuzağın son bulmasını
istiyorduk.
Bin yıldır kardeşçe yaşayan Anadolu evlatlarının birbirini
kırmasına son verilmesini istiyorduk.
PEKİ NE OLDU?
Şimdi bu sürecin öteki yakasına geçiyorum...
Aniden Oslo’daki görüşmenin ses kaydı basına sızdırıldı.