BİR millet düşünün ki...
Bir gecede milletin Meclis’i bombalanmış.
Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a suikast yapılmış.
Aynı gece halkı tanklar altında ezilmiş.
Milletin üzerine kurşun yağdırılmış. Polisleri şehit edilmiş.
Üstelik bütün bunları kendi içinden çıkan üniformalı hainler
yapmış.
Sonra bu milletin çocukları bu felaketten birkaç gün sonra
olimpiyatlara gidiyor.
Nasıl bir ruh haliyle?...
Havaalanları kapalı. Bir milli takım kafilesi alanda sıkışmış
kalmış...
Göğüslerinde ay-yıldızlı çocuklar, boyunları bükük uçağın
kalkmasına izin bekliyor.
Müthiş bir kaos.
Devlet kendini koruma refleksiyle çırpınıyor. Her dakika bir haber
geliyor.
Hokey takımı alandan geri dönüyor.
Ben oğlumdan biliyorum...
Tenis Milli Takımı Rusya’ya ve İngiltere’ye gidebilmek için
çırpınıyor.
Federasyon son dakikada çözüyor.
Bir millet düşünün ki...
Gençlik ve Spor Bakanı darbe gecesi Samsun Meydanı’nda halkla
birlikte sabaha kadar demokrasi nöbeti tutarken... Bir yandan
Rio’daki olimpiyatlara gidecek sporcuları düşünüyor.
Hatta o sırada yanındayım.
Diyor ki: