Olena Zelenska’yı izliyorum...
Öyle şeyler yazıyor ki...
Yalnızca bir First Lady olarak değil...
Halkını kucaklayan bir kadın olarak bütün kalbiyle yazıyor.
Mesela önceki gün 12 yaşındaki dansçı Anna’yı yazdı...
Anna’nın altın sarısı saçları vardı. Çok iyi dans ediyordu.
Ama lösemi onu da yakalamıştı.
Anna’ya büyükannesi Tetiana bakıyordu.
En iyi doktorları bulmuş, kemoterapiye başlanmıştı. Zamanla küçük dansçının altın sarısı saçları gitmişti, ama umut devam ediyordu. Çünkü tedavi sonuç veriyordu...
Şunun şurasında 3 seans kalmıştı.
Fakat Putin’in saldırısı.
Rusya’nın işgali...
Her dakika gökten yağan bombalar, füzeler...
Çocukları kavuruyordu.
Ve bombalar milyonlarca Ukraynalı gibi küçük Anna’yı da fena yakalamıştı...
Kemoterapi seansları durmuştu.
Olena Zelenska, Anna’nın bu halini şöyle yazıyor:
“Doktorların kahramanlığına rağmen bodrumlarda, ilaçsız, yataksız hastalar yaşamaya çalışıyor. Anna’nın kurtuluşu için 3 seansı kalmıştı.”
Neyse ki kahraman doktorlar Ukrayna’da bir “hayat konvoyu” kurarak bu çocukları Polonya sınırına ulaştırıyor...
Neyse ki onları orada dünyanın değişik yerlerinden gelmiş fedakâr doktorlar karşılıyor...
Arkadaşlar...
Hiçbir gerekçe çocukların ölümüne sebep gösterilemez...
O yüzden ben, Olena Zelenska’dan bu satırları okudukça kahroluyorum.