KÜSTAHÇA bir üslup:
-Türkiye ya kendisi çıkar ya da çıkarırlar.
Ve cevap:
-İran Pers milliyetçiliği yapıyor.
Aynı tahrik:
- Türkiye konusunda sabırlı davranıyoruz. Ancak sabrımızın da bir sınırı var.
Cevap:
-İran, Suriye ve Irak’ta mezhepçilik yapıyor.
Bu açıklamalar geçen hafta Ankara ile Tahran arasında yaşandı.
Gündelik siyasetin akışı arasında pek dikkat çekmeyen bu açıklamalar gösteriyor ki...
Tam bir ‘bilek güreşi coğrafyası’ndayız.
Şurası açık...
İran bölgede boş durmuyor. Irak ve Suriye üzerinde tam bir nüfuz operasyonu yapıyor.
İran zaten kendince ‘devrim ihracı’ adı altında yıllardır bölge ülkeleri içinde faaliyet göstermeyi seviyor.
Türkiye de elbette bu çabayı görüyor ve yemiyor.
Bilek güreşi de işte böylece ortaya çıkıyor.
Dikkat edin.
İran, Esad yönetimini açıktan destekliyor.
Hatta geçen hafta Suriye Meclis Başkanı Hediye Abbas’ı Tahran’a davet ettiler.
Ve orada Hamaney’in başdanışmanı Velayeti, misafiri Abbas’ı yanına alıp Türkiye aleyhine açıklamalar yaptı.
Yalnızca bu açıklamalar bile gösteriyor ki...
Suriye’de yaşanan savaş, yalnızca bir Şam meselesi değildir.
Mesele yalnızca kanton ya da Kürt devleti meselesi de değildir. Yaşanan gerilim, bölgesel bir nüfuz savaşının en açık işaretidir.
Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonu... PYD şartı... Başika...