BÖYLE bir tartışma olabilir mi?
Başkanlıktan yanaysan “Erdoğancı” oluyorsun.
Değilsen, “muhalif”.
Üstelik neye karşı olunduğu da belli değil.
Çünkü ortada henüz somut bir öneri de yok. Yalnızca genel hatlarıyla bir model olarak talep ediliyor...
Karşı çıkanlar neye karşı çıktıklarını da bilmiyor.
Karşı mısın? Karşıyım.
Niye karşısın?
Valla, karşıyım işte...
HDP’ye bakıyorsunuz, “Başkanlığa karşıyız” diyor.
Ama “başkanlığa karşı” olan bu partinin her üyesi, eşbaşkanları dahil Öcalan’a “Başkan” diye hitap ediyor...
O başkan ne derse onu yapıyor. Hatta geçen dönem sine-i millete dönme kararı almışlardı.
Ama “Başkan”, “Meclis’e dönün” talimatını verince hepsi geri dönmüştü.
Önerdiği “örtülü kanton modeli” onlarca yıldır değişmeyen ve aşiretten gelen Barzani başkanlığıdır.
MHP’ye bakıyorsunuz... Partinin kurucu ismi rahmetli Türkeş’le yaptığımız konuşmaları hatırlıyorum...
Başkanlığı desteklerdi...
Sonra Özal...
Son dönem her sohbetimizde Turgut Bey, “başkanlık” meselesini açardı.
Rahmetli Kahveci, şehirleri seçilmişlerin yöneteceği bir modeli anlatırdı...
En önemli konu, başkanın kuvvetler ayrılığı içindeki yeriydi. Yani hangi konularda başkanın kararları parlamento onayına kalacaktı...
Yargının bağımsızlığı elbette...