Adettendir; yıl biterken o yılı değerlendirmek, gelen hakkında da ahkâm kesmek gerekir. Adet yerini bulsun; 2017’de ekonomimizde dikkatimi çeken gelişmelere değineyim bugün.
“Gelişmeler” derken çok sayıda göstergeyi art arda sıralamak değil niyetim. “Sorunlar” penceresinden bakmak istiyorum 2017’ye; zira önemli kırılganlıklar var Türkiye ekonomisinde ve bunların bazıları biraz daha dikkat çeker hale geldi 2017’de. Bu değerlendirmeyi şöyle yapacağım: Önemli sorunlara işaret eden göstergelerin küresel kriz öncesindeki değerlerini 2017 yılının ortalama değerleri ile karşılaştıracağım. Elbette 2017’nin tümüne ait veriler yok; ne varsa onunla yetineceğim.
Sözünü ettiğim değişkenler ve onlara ait değerler tabloda yer alıyorlar. Makine-teçhizat yatırımlarını tabloya alamadım çünkü veri 2009’dan başlıyor. Yerine, bu değişkenin gelişimini gösteren bir grafik veriyorum (dikey kesikli çizgi 2016’nın ilk çeyreğini gösteriyor). Sorunları alt alta sıralıyorum:
1. Kredilerin mevduata oranı çok yüksek. Özellikle lira cinsi kredi-mevduat oranı çarpıcı. Ayrıca, kriz öncesine kıyasla çarpıcı bir artış var. Bankaların daha fazla kredi açabilmeleri açısından potansiyel bir engele işaret ediyor bu oran.
2. Kabaca, Türkiye’de yerleşiklerin, Türkiye’de yerleşik olmayanlardan döviz alacakları ile onlara döviz borçları arasındaki fark olan NUYP’de kriz öncesine kıyasla çarpıcı bir artış var. Ayrıca, 2017’de ulaşılan değer, yüksek bir değer. Döviz kuru artışlarına karşı Türkiye’nin kırılganlığına işaret ediyor.
3. Zaten az olan doğrudan yabancı yatırım girişinde belirgin bir azalma var.