Hafta başında yılın ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri açıklandı. Tahminlerin çok ötesinde bir büyüme oranı çıktı: Yüzde 5. Tahminlerin önemli ölçüde aşağıda kalmasında temel rollerden biri, analistlerin eski alışkanlıklarını sürdürerek sanayi üretim endeksindeki gelişmelere de bakarak yeni milli gelir tahmin etmeye çalışmaları. Elbette sadece sanayi üretim endeksine bakılmıyor; başka öncü göstergeler de var. Ama sonuçta sanayi üretim endeksi de tahmin yapılırken kullanılan bilgi kümesinin içinde ve üstelik önemli bir paya sahip.
“Hala” eski yöntemle hesaplanan sanayi üretim endeksi ile yine eski yöntemle hesaplanan milli gelirin sanayi katma değeri arasında çok yakın bir ilişki var. Oysa bu ilişki yeni yöntemle hesaplanan mili gelirin sanayi katma değerinde gözlenmiyor.
Grafikte bu durum çok net biçimde gözleniyor (bu noktaya yılın başlarında yazdığım bir yazıda değinmiştim). Burada TÜİK’e bir görev düşüyor: Sanayi üretim endeksi ile yeni milli gelirin sanayi katma değeri arasındaki ilişkinin neden koptuğunu açıklamalı ve ayrıca gerekiyorsa yeni bir sanayi üretim endeksi hesaplamalı. Mesela, ilişkinin kopmasının nedeni eski milli gelir serisindeki sanayi katma değerinin sanayi üretim endeksinden hesaplanması olabilir. Şimdi farklı bir yöntem kullanılıyor ve mesela katma değer dolaylı yoldan (sanayi üretim endeksinden) değil de doğrudan hesaplanıyordur. Her neyse temel neden, doyurucu biçimde anlatılırsa, analistler de tahmin yöntemlerini ve kullandıkları malumat kümesini gözden geçirirler.