Çoğu ekonomik gösterge aynı olgulara işaret ediyor: Birincisi,
2002-2007 dönemindeki olumlu ekonomik gelişme 2011 sonrasında
gözlenmiyor. İkincisi, 2002-2007 dönemindeki olumlu gidişata karşın
Türkiye ekonomisi 2008-2009 küresel krizinden önemli ölçüde
etkilendi. İşsizlik beş puan sıçradı ve ekonomi önceki yıllarda
yaşadığımız krizlerdeki gibi keskin biçimde daraldı.
İlk olguya ilişkin çeşitli kanıtlar ortaya konulabilir: O dönemde
işsizlik daha düşüktü, büyüme daha yüksekti, enflasyon sürekli
azalma eğilimindeydi ve 2006 sonundaki değeri bugünkünden düşüktü.
ABD Merkez Bankası’nın ardı sıra faiz artırdığı zaman aralığında
bizim Merkez Bankası sürekli faiz düşürmüştü. Bankacılık
sektöründeki kredi artışı zorlama yollarla değil, sağlıklı yollarla
gerçekleşiyordu. Mesela kredi-mevduat oranı şimdiki gibi yüzde 120
değil, çok daha düşük bir düzeydeydi. Maliye politikası daha
disiplinliydi; mesela Hazine’nin özel kesim borçlanmasına verdiği
garantiler bu kadar yükselmemişti. Makine ve teçhizat yatırımları
hızla artıyordu. Avrupa Birliği ile bütünleşme süreci Türkiye’ye
ilişkin iştahı artırıyor ve bunun sonucunda Türkiye’nin riski
düşüyordu. Türkiye ekonomisi belirgin biçimde doğrudan yabancı
yatırım çeker konuma gelmişti. Bu sıraladıklarımın çoğuna ilişkin
ayrıntıları geçmişte bu köşede sık sık tartıştım. Yakınlarda şu
faiz indirme meselesi üzerine iki yazı yazdım. Bugün makine ve
teçhizat yatırımlarının hal ve gidişatını yansıtan önemli bir
göstergeye ilişki...