Dün mart ayı enflasyonu açıklandı. Beklenmedik bir gelişme yok. Düşük çift haneli rakamlara iyice yerleşti enflasyon: Yüzde 10.2. Enflasyonun dinamiğini daha iyi yansıtan temel (çekirdek) enflasyon ise daha yüksek. B ve C endeksleri mart ayını yüzde 12 ve 11.4 ile kapadılar. “Düşük çift haneli” tanımlamasına “şimdilik” kaydını düşmek gerekiyor. Nedeni açık: Döviz kurunda yaşadıklarımız, önümüzdeki dönemde liranın daha da değer kaybetme olasılığı ile peşi sıra açıklanan ve iç talebi artırması beklenen teşvikler. Enflasyondan neden hoşlanmıyoruz? Aslında soru yanlış oldu. Sanki herkes enflasyondan hoşlanmıyormuş gibi bir izlenim yaratıyor. Şöyle düzelteyim: Neden enflasyondan hoşlanmamalıyız? Enflasyon, birincisi, gelir ve servet dağılımını değiştiriyor. Gelirlerinin hiç olmazsa fiyatlar genel düzeyindeki artış kadar artmasını sağlayamayanlar, farklı bir ifadeyle gelirlerini enflasyona endeksleyemeyenler kaybediyorlar. İkincisi, enflasyonun ileride alacağı değerleri kestirmek zorsa, planlama ufku daralabiliyor. Özellikle yatırım kararları olumsuz etkileniyor bundan. Üçüncüsü, farklı mal ve hizmet fiyatları aynı oranda artmıyor enflasyonist süreçte. Bu da ekonomik birimlerin aldıkları kararları olumsuz yönde etkiliyor. Mesela yatırım yapacaksam, üreteceğim malın fiyatı, o üretimde kullanacağım ve başka şirketlerden satın alacağım malların fiyatlarından daha çok mu artacak, daha az mı? Daha az artacak ise yapacağım yatırımın bana getirisi azalacak. Enflasyonun oynak olduğu dönemlerde, farklı bir ifadeyle ortalama bir düzey etrafında enflasyonun çok fazla dalgalandığı bir dönemde, farklı mal ve hizmetlerin birbirlerine kıyasla fiyatları, yani göreli fiyatlar değişebiliyor. Bu da az önce belirttiğim gibi, mese...