Bir partinin seçim broşürünü
gördüm. Kitapçıkta adaylara dikkat etmeleri gereken hususlar
sıralanıyor, onlara birtakım tüyolar veriliyordu.
Satır aralarında aynen şunlar
yazıyordu:
* Biz dağ taş memleket
dolaşırken, bu insanları hiç görmemiş, hiç tanımamış bazı ukalalar,
bu köylülere "makarnacı, rüşvetçi" diye hakaret ediyordu.
Çalışmaktan kafasını kaşıyacak vakit bulamayan işçilere, köylülere
"göbeğini kaşıyan adam" bile dediler. Tanımamak, bilmemek,
ötekileştirmek en büyük hastalık oldu.
* Din sevgi demektir. Dine saygı
insana saygıdır. Bir mümin günde en az yüz kez besmele çeker, yani
"Bismillahirrahmanirrahim" der. Besmelenin Türkçesi "Esirgeyen ve
bağışlayan Allah’ın adıyla" demektir. Esirgemek ve bağışlamak
insanı yüceltir ve Allah’a yaklaştırır. Din de bizden bunu
ister. (Oysa esirgemek kullara mahsustur.
Yaradan’a esirgeme fiili atfedilemez.
FS)
* Üniversite mezunu, ilkokul
mezununu aşağılayamaz. Ne mutlu; dağdaki çobanla, bir profesörün
eşit oy hakkı var.
* Sosyal medyayı haber paylaşımı
ve bilgi akışı için mutlaka kullanmalıyız. Ama asla yankı odaları
inşa etmek ve öfke çemberini artırmak için kullanmayınız. (Sevgide
güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi...
Mevlâna)