Show TV'de yayınlanan "Güldür Güldür" isimli programda
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'ye dair bir skeç
yayınlanacaktı.
Tanıtım yapılmasına rağmen yayınlanmadı.
Bunun üzerine kanala baskı uygulandığı yönünde dedikodular
çıktı.
Araştırdım, Bakan'ın hiçbir dahli olmamış.
Mevzu, kanal yönetimiyle yapımcı şirket arasında cereyan etmiş.
Söylentiye göre; bayramda reytinglerin düşük olduğu dolayısıyla
skecin bir hafta ertelenmesinin iyi olacağı değerlendirilmiş.
Tabii kanal yönetimi, dedikoduları fırsata çevirdi.
Cumartesi gecesi dönüp dolaşıp evirip çevirip o skecin tanıtımını
yaptılar. Acayip de reklam aldılar.
Bakan Nebati ise "Keyifle izledim, güldüm ve eğlendim ama
gözlerimdeki ışıltıyı göremedim" diyerek esprili bir yorumla,
dedikodu bulutlarını dağıtıverdi...
Benim dikkatimi çeken ve asabımı bozan başka bir skeç oldu.
Bir çift markete giriyor. Fakat ürünlere sürekli zam geliyor.
Görevliler etiketleri güncellemekten helâk oluyor.
Sonra kadın, gazete reyonuna uzanıp konuşuyor:
"Bilal'im biz bunları yaşarken gazetelerin başlıklarına bak. 'Panda
Semi yavruladı'. 'Ekonomide altın çağ'. 'Almanya bizi kıskanıyor'.
Tuvalet kâğıtlarına gerek kalmadı, bunları kullanabiliriz..."
Basının görevi eleştirmektir. Ama basının kendisi de eleştiri
konusu olabilir. Nitekim söz konusu programın geçmiş bölümlerinde
bir haber toplantısı skeci yayınlanmıştı, oturup hep birlikte
gülmüştük.
Ancak bu tuvalet kâğıdı benzetmesi çok ağır, tahrik edici ve
rezilce.
'Ne oldu, üzerine mi alındın' demeyin, yakın tarihli arşivimiz
pahalılık manşetleriyle dolu. Mesele o değil.
Yalanı, çarpıtmayı, karalamayı, algı oluşturmayı alışkanlık hâline
getirmiş kimi muhalif gazeteler için de aynı benzetme yapılsa
gönlüm razı olmaz.
Bir gün Bedii Faik'e okurları çok kızmış. Gazeteye mektup
yazmışlar, "Senin yazılarınla bundan böyle kıçımızı
sileceğiz" demişler.
Üstat ertesi gün köşesinde cevabı yapıştırmış:
"Yakında kıçınız beyninizden daha fazla çalışırsa şaşırmayın!"