Sosyal
medyada #10yearschallenge adı altında
bir akım başlatıldı.
Kullanıcılar on yıl önceki ile
şimdiki hâllerini gösteren fotoğraflar paylaşıyor. Ünlüler destek
verince iş yayıldı.
Nasıl oldu anlamadık, furya
birden 'Başörtülü olup sonradan açılanların'
şovuna dönüştü.
Açılma ama öyle böyle değil.
Tesettürden mini eteğe...
Hâliyle bu durum tartışma ve
eleştirileri de beraberinde getirdi.
BBC Türkçe'nin
başını çektiği sol/seküler medya bir süredir "Başörtüsünü
çıkaranlar anlatıyor" haberleri yapıyordu.
İngiliz yayın kuruluşu iki hafta
önce meseleyi ısıtıp gündeme
getirmişti. #10yearschallenge akımı
onlara ummadıkları fırsat oluşturdu.
"Açılın, özgürleşin,
kendi kararınızı verin" propagandasına öncülük edenler,
bir internet sitesi bile kurmuşlar.
Adresin bir proje, anlatılanların
da hayal mahsulü olduğu ortada...
Çünkü işi başörtüsünden çıkarıp
ateistliğe kadar götürmüşler.
Yazıların başlıklarına bakar
mısınız?
-"Başımdaki örtüyü, üniversiteden
mezun olunca kep atan öğrenciler gibi çıkarıp rüzgâra
bırakacağım."
-"Benim için kâbus olan bu
durumdan sıyrılabildiğim için tarifsiz bir mutlulukla uzanıp kendi
yanaklarımdan öpüyorum."
-"Erkeklerin tahrik olmasını
durdurmak için kadınlara nasıl giyinmesi gerektiğini söyleyen
dinlere de Tanrı'ya da inanmıyorum."
-"Eteğim hafiften dalgalanırken,
tadını çıkaracağım özgürlüğün."
-"Neden erkek özgürken ben hava
sıcak da olsa her yerimi örtecek kadar büyük bir yüke mahkûm
bırakılmıştım?"
-"İç dünyam asla görünüşüme
uymuyor, açılmak istiyorum."
-"Tüm bu dinî sohbetler beni
'dinine bağlı bir mümine' yapmadı, aksine ateizme
yönlendirdi."
Apaçık operasyon
çekiliyor.
Ancak bunların senaryo ürünü
olması başörtüsü meselesi konusunda bir kırılma yaşadığımız
anlamına gelmesin. Sınırlı da olsa gerçekten açılanlar var.
Birileri de surda buldukları bu delikten taarruz
ediyorlar.
Çünkü anne babalarından başka
dili konuşan, karakterini sosyal medyanın oluşturduğu bir nesille
karşı karşıyayız.
Gençler kendilerini 'like'
sayısına göre anlamlandırıyor, ne kadar beğeni alırsa o kadar
değerli hissediyor.
Ayrımların, kalıpların,
duvarların kalktığı; görselliğin ön plana çıktığı tek tip insan
dayatılıyor.
Değerler ve fikir değil; gidilen
kafenin, giyilen kıyafetin, eldeki telefonun markası konuşuluyor.
Toplum dönüşüyor/dönüştürüyor. Başörtülüler de bu dönüşümden payını
alıyor.
Kentleşme, dinî değerlerin
içinin boşaltılması, FETÖ, üniversitelileşmenin kontrolsüz artması,
beklentilerin ve yaşayış tarzının farklılaşması da etkenler
arasında sayılabilir.
Ama senaryo ama gerçek, üzerimize
bir cisim yaklaşıyor. Ve bunu muhafazakârların dışında herkes
tartışıyor.
B.k
böcekleri
B.k böcekleri ilginç
hayvanlardır.
Besinlerini tamamen dışkıdan
sağlarlar.
Kabukları serttir.
30 tane parmağı
vardır.
Pislik toplar, pislikle
yaşarlar.
Küre hâline getirdikleri dışkının
içine yumurtalarını bırakırlar. Yavrulama zamanı gelince pisliği
yuvasından götürüp suya atarlar.
B.k taşımada öyle mahirdirler ki
kendi ağırlığının tam 1.141 katı kadar dışkı toplayabilen türleri
vardır.
Genelde mide ve bağırsak
parazitlerinden beslenirler.
Onlara dokunmaya gelmez. Hareket
ettikçe daha çok kokarlar.
Tek bir faydaları vardır bu
böceklerin.
Dışkının içindeki gazı alırlar ve
azot dengesine fayda sağlarlar...
Bir haftadır bize pislik atan
Sözcü gazetesi kalemşorları tıpkı bu sevimli böcekler
gibiler.
Tamamen pislik taşıyor, pislikten
besleniyorlar.
Yüzleri kabuk bağlayacak kadar
sert.
Parmakları her
yerde…
Memlekete tek bir faydaları var,
gaz alıyorlar!
Son Kemalist
silkeleyici
Kemalistler için bir süre önce
"Cin Ali" kıvamında kitap serisi hazırlayan Sözcü yazarı Yılmaz
Özdil hızını alamadı.
Özdil'in kitabı ayın 23'ünde 9'u
5 geçe 2 bin 500 liraya satılacakmış. Cildi tamamıyla elle
yapılmış.
Vay vay vay! On kitap parasına
yayınevi kurulur be!
Özdil, anlı şanlı iş adamlarına
biner biner kitabını 'kakalayan' patronu Ertuğrul Akbay'ı
geçti.
Bazı din adamlarına 20 liraya
satılan kitabı için "din tüccarı" diye saldıranlar bakalım
"Kemalizm taciri" Özdil'in kitabına ne diyecek?