Fatih Selek Türkiye Gazetesi

Medyada hak nasıl aranır?

Dört sene önce İlknur Birsel, 4 aylık evliliğin ardından çocuksuz boşanma sonucu kadına bağlanan süresiz nafakaya çok içerledi. Facebook'ta bu haksızlığa karşı bir grup kurdu. Boşanmış...

02 Temmuz 2018 | 5.866 okunma
Dört sene önce İlknur Birsel, 4 aylık evliliğin ardından çocuksuz boşanma sonucu kadına bağlanan süresiz nafakaya çok içerledi.
Facebook'ta bu haksızlığa karşı bir grup kurdu.
Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu'nun takipçileri kısa sürede binlerce kişiyi buldu.
Ki bunların arasında anneler, eşler, kız kardeşler, destek vermek isteyen hukukçular da vardı.
Anayasa Mahkemesi, süreli nafakayı reddetmiş, bütün itiraz yollarını kapatmıştı.
Ancak üyelerden biri aksi yönde oy kullanmıştı. O üyenin gerekçelerini didik didik ettiler. Bu şerh platforma rehber oldu.
Ardından Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi Başkanının süreli nafakayı sindiremediğini söylediği görüşlerini fark ettiler. Hemen kendisiyle sosyal medya üzerinden irtibata geçip fikirlerini aldılar.
Sonra TBMM Aile Komisyonu 2016 yılının başında platform başkanını Meclis'e davet etti.
Mağdur hikâyelerini, belgeleri, raporları ortaya koydular. 30 yıldır yürürlükte olan Süresiz Yoksulluk Nafakası Kanununun binlerce mağdur oluşturduğunu söylediler.
Bazı insanların birkaç ay evli kalıp, ömür boyu nafaka ödediğini, bu durumun kişi yeniden evlendiğinde aileleri yıprattığını ifade ettiler.
Ancak bir arpa boyu yol alamadılar.
Geçen yıl kasım ayında tekrar harekete geçtiler.
Meclis'e gidip, konuya hâkim milletvekilleriyle görüştüler. Adalet ve Aile Komisyonlarına dosyaları tekrar bıraktılar.
Facebook'tan, Twitter'dan bütün gazetecilere mesaj attılar. Ki gazetemize de aynı yolla ulaştılar. Birçok gazete gibi konuyu manşete taşıdık.
40 kişilik platform ekibi gece gündüz sosyal medyada meseleyi gündemde tutmaya çalıştı. Zaman zaman “trend topic” oldular.
Gazete ve televizyonlarda çıkan bir haber, başka bir habere vesile oldu. Bütün yayın organları meseleye sahip çıktı.
Türkiye, Star, Hürriyet, Milliyet, Posta, Millî Gazete, Sözcü, Yeni Akit, Anadolu Ajansı ve İhlas Haber Ajansı, TGRT Haber, TRT Haber, Kanal D, Show TV, ATV, A Haber, HaberTürk, 24 TV ve CNN Türk... Mağduriyetler her mecrada yayınlandı.
Kırmadan, dökmeden meseleyi ortaya koydular. Kadın dernekleri de sahip çıkınca Adalet Bakanlığı meseleyi gündemine aldı.
Ne var ki araya seçim girdi. Ancak konu büyük olasılıkla yeni yasama döneminde ele alınacak meselelerden biri olacak.
Hülasa... Sosyal medya artık önemli bir hak arama mecrası. Ancak tek başına yeterli değil. Geleneksel medyanın da buna ortak olması gerekiyor ki iş ciddiye binsin ve tartışılabilsin.
 
Gazeteciler mesajı ne zaman alacak?
 
Bütün partiler seçimin muhasebesini yapıyor bu sıralar.
Herkes sandıktan ders çıkardı, gerekli mesajı aldı.
Bir tek medya kendini hesaba çekmiyor.
Meslekte ayar kaçalı çok oldu. Anlı şanlı köşe yazarları birer holigan gibi.
Birisi çıkıyor muhalefet liderine "Guguk kuşu istifa et" diye çağrıda bulunuyor, "Kayyuma bile razıyız, alın bunu görevden" diyor.
Diğeri AK Parti'nin birçok ilde kaybettiğini belirtip "Sonuçlar mercek altına alınacak. Sebepleri tespit edilip gereği yapılacak" diye 'ültimatom' veriyor. Bir başkası hangi partinin desteklenmesi gerektiğini yazıp oy topluyor.
Kimse de kalkıp "Gazeteci misiniz, il başkanı mı, ilçe başkanı mı, delege mi?" diye sormuyor.
Parçalanmışlık, kutuplaşma o biçim. Mafya babası gazetecilerden ölüm listesi hazırlıyor. Kimsenin gıkı çıkmıyor.
 
“Satılmış, şerefsiz!”
 
Erdoğan kalksa ve yazısını beğenmediği bir köşe yazarına "Satılmış, şerefsiz" dese ne olurdu?
Muhtemelen günlerce konuşulur, tartışılır, ses ta Avrupa'dan gelirdi.
Muharrem İnce, dün Hürriyet'e verdiği röportajında Yılmaz Özdil hakkında aynen böyle dedi.
 
 
İki büyük kelime
 
Muharrem İnce, deli dolu bir siyasetçi. Yer yer kaypak ve ayarsız.
Ama son seçimde hem meydanlarda iyi bir performans sergiledi hem de sonrasında iyi bir sınav verdi.
Anlattığına göre o kadar oy farkına rağmen “hasta, delirmiş, paranoyak’ dediği tipler, seçim gecesi insanları sokaklara çağırmasını beklemişler. Ama o buna uymamış. Belki de çağıracaktı bilemiyoruz.
Ama İsmail Küçükkaya’ya gönderdiği “adam kazandı” mesajı her şeyin rengini değiştirdi.
İster sevin, ister sevmeyin, Küçükkaya hem gazetecilik adına büyük bir iş başardı hem de iki kelime ile muhtemel ‘manyak’ların çıkarmayı planladığı çatışmayı, kavgayı, gerilimi önledi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ağızlarındaki baklayı çıkardılar! 11 Kasım 2024 | 333 Okunma Devlet sıkıştığı yerde... 04 Kasım 2024 | 107 Okunma Haberin niteliği eşittir ülkenin kalitesi 28 Ekim 2024 | 100 Okunma Güven bunalımı yaşıyoruz 21 Ekim 2024 | 204 Okunma Köfteci YouTube! 14 Ekim 2024 | 734 Okunma