Dört sene önce İlknur Birsel, 4
aylık evliliğin ardından çocuksuz boşanma sonucu kadına bağlanan
süresiz nafakaya çok içerledi.
Facebook'ta bu haksızlığa karşı
bir grup kurdu.
Boşanmış İnsanlar ve Aile
Platformu'nun takipçileri kısa sürede binlerce kişiyi
buldu.
Ki bunların arasında anneler,
eşler, kız kardeşler, destek vermek isteyen hukukçular da
vardı.
Anayasa Mahkemesi, süreli
nafakayı reddetmiş, bütün itiraz yollarını kapatmıştı.
Ancak üyelerden biri aksi yönde
oy kullanmıştı. O üyenin gerekçelerini didik didik ettiler. Bu şerh
platforma rehber oldu.
Ardından Yargıtay İkinci Hukuk
Dairesi Başkanının süreli nafakayı sindiremediğini söylediği
görüşlerini fark ettiler. Hemen kendisiyle sosyal medya üzerinden
irtibata geçip fikirlerini aldılar.
Sonra TBMM Aile Komisyonu 2016
yılının başında platform başkanını Meclis'e davet
etti.
Mağdur hikâyelerini, belgeleri,
raporları ortaya koydular. 30 yıldır yürürlükte olan Süresiz
Yoksulluk Nafakası Kanununun binlerce mağdur oluşturduğunu
söylediler.
Bazı insanların birkaç ay evli
kalıp, ömür boyu nafaka ödediğini, bu durumun kişi yeniden
evlendiğinde aileleri yıprattığını ifade ettiler.
Ancak bir arpa boyu yol
alamadılar.
Geçen yıl kasım ayında tekrar
harekete geçtiler.
Meclis'e gidip, konuya hâkim
milletvekilleriyle görüştüler. Adalet ve Aile Komisyonlarına
dosyaları tekrar bıraktılar.
Facebook'tan, Twitter'dan bütün
gazetecilere mesaj attılar. Ki gazetemize de aynı yolla ulaştılar.
Birçok gazete gibi konuyu manşete taşıdık.
40 kişilik platform ekibi gece
gündüz sosyal medyada meseleyi gündemde tutmaya çalıştı. Zaman
zaman “trend topic” oldular.
Gazete ve televizyonlarda çıkan
bir haber, başka bir habere vesile oldu. Bütün yayın organları
meseleye sahip çıktı.
Türkiye, Star, Hürriyet,
Milliyet, Posta, Millî Gazete, Sözcü, Yeni Akit, Anadolu Ajansı ve
İhlas Haber Ajansı, TGRT Haber, TRT Haber, Kanal D, Show TV, ATV, A
Haber, HaberTürk, 24 TV ve CNN Türk... Mağduriyetler her mecrada
yayınlandı.
Kırmadan, dökmeden meseleyi
ortaya koydular. Kadın dernekleri de sahip çıkınca Adalet Bakanlığı
meseleyi gündemine aldı.
Ne var ki araya seçim girdi.
Ancak konu büyük olasılıkla yeni yasama döneminde ele alınacak
meselelerden biri olacak.
Hülasa... Sosyal medya artık
önemli bir hak arama mecrası. Ancak tek başına yeterli değil.
Geleneksel medyanın da buna ortak olması gerekiyor ki iş ciddiye
binsin ve tartışılabilsin.
Gazeteciler mesajı ne
zaman alacak?
Bütün partiler seçimin
muhasebesini yapıyor bu sıralar.
Herkes sandıktan ders çıkardı,
gerekli mesajı aldı.
Bir tek medya kendini hesaba
çekmiyor.
Meslekte ayar kaçalı çok oldu.
Anlı şanlı köşe yazarları birer holigan gibi.
Birisi çıkıyor muhalefet liderine
"Guguk kuşu istifa et" diye çağrıda bulunuyor, "Kayyuma bile
razıyız, alın bunu görevden" diyor.
Diğeri AK Parti'nin birçok ilde
kaybettiğini belirtip "Sonuçlar mercek altına alınacak. Sebepleri
tespit edilip gereği yapılacak" diye 'ültimatom' veriyor. Bir
başkası hangi partinin desteklenmesi gerektiğini yazıp oy
topluyor.
Kimse de kalkıp "Gazeteci
misiniz, il başkanı mı, ilçe başkanı mı, delege mi?" diye
sormuyor.
Parçalanmışlık, kutuplaşma o
biçim. Mafya babası gazetecilerden ölüm listesi hazırlıyor.
Kimsenin gıkı çıkmıyor.
“Satılmış,
şerefsiz!”
Erdoğan kalksa ve yazısını
beğenmediği bir köşe yazarına "Satılmış, şerefsiz" dese ne
olurdu?
Muhtemelen günlerce konuşulur,
tartışılır, ses ta Avrupa'dan gelirdi.
Muharrem İnce, dün Hürriyet'e
verdiği röportajında Yılmaz Özdil hakkında aynen böyle
dedi.
İki büyük
kelime
Muharrem İnce, deli dolu bir
siyasetçi. Yer yer kaypak ve ayarsız.
Ama son seçimde hem meydanlarda
iyi bir performans sergiledi hem de sonrasında iyi bir sınav
verdi.
Anlattığına göre o kadar oy
farkına rağmen “hasta, delirmiş, paranoyak’ dediği tipler, seçim
gecesi insanları sokaklara çağırmasını beklemişler. Ama o buna
uymamış. Belki de çağıracaktı bilemiyoruz.
Ama İsmail Küçükkaya’ya
gönderdiği “adam kazandı” mesajı her şeyin rengini
değiştirdi.
İster sevin, ister sevmeyin,
Küçükkaya hem gazetecilik adına büyük bir iş başardı hem de iki
kelime ile muhtemel ‘manyak’ların çıkarmayı planladığı çatışmayı,
kavgayı, gerilimi önledi.