Güvenlik kameralarının şehirleri
yirmi dört saat gözetlemediği yıllarda 'tantanacılık' diye tabir
edilen 'meslek grubu' sık sık haberlere konu olurdu.
Bunlar şehrin karabalık
noktalarında gezerlerdi.
Gözlerine kestirdikleri kurbanın
önünde hemen düzmece bir kavgaya tutuşurlar, işi gerçekçi kılmak
için de birbirlerine öldüresiye vururlardı.
Kavgayı ayırmaya mı kalktınız,
hemen sizi aralarına alırlar, bir o yana bir bu yana savurup
güzelce cebinizi boşaltırlardı.
Şimdilerde tantanacılık suçlama,
ağız dalaşı, dalavere gibi yöntemlerle devam ediyor.
• Bir bakıyorsunuz karşısındakini
hırsızlıkla itham edenler en büyük hırsızlığı kendileri yapıyor.
Dürüstlükten, doğruluktan, kul hakkından dem vuran bir parti
lideri, beş yılda iki yüz milyon liraya yakın servet edinen
belediye başkanını aday yapıyor/yapabiliyor.
• Bir bakıyorsunuz, kurucusu
olduğu finans kurumunu hortumculukla suçlayan eski bakanın oğlu
üzerinden paravan şirketler kurup, hortumculuğun âlâsını yaptığı
ortaya çıkıyor.
• Bir bakıyorsunuz, iş adamlarını
rüşvet vermekle suçlayan gazeteci kılıklı hödüğün; şantaj suçundan
hapis yattığı belgeleniyor.
• Bir bakıyorsunuz, kendini 'En
büyük FETÖ düşmanı' diye gösterenlerin hâlâ FETÖ ile irtibat
hâlinde olduğu tespit ediliyor.
• Bir bakıyorsunuz, kendini ahlak
kulelerinin en tepesinde konumlandıranların her türlü hayâsızlığı
sergilediği belirleniyor.
Ortalık "tantanacı" kaynıyor. İyi
film çeviren cepleri boşaltıyor.
Çöken
ahlakımız
İstanbul Kartal'da bina yıkılması
sonucu 21 kişiyi kaybettik.
Orada göçen sadece bina
değil.
Çöken, başımızın belası
uyanıklığımız.
Çöken, hep 'bize bir şey olmaz'
dedirten vurdumduymazlığımız.
Çöken, çürük binaya sağlam raporu
çıkaran kayırmacılığımız.
Çöken, kaçak kata ruhsat veren
siyasi anlayışımız.
Çöken,
açgözlülüğümüz.
Çöken, ahlakımız!
Rekabet
içeride...
Bir grup gazeteci, oturmuş
tecrübeli bir siyasetçiyi dinliyorduk.
Aynen şöyle dedi:
"90'lardan beri siyasetin içindeyim. Şunu tecrübe ettim:
Rakip parti ile mücadele dediğin şey leblebi çerez. Asıl kavga
parti içinde veriliyor."
Gerçekten de öyle. Bunu seçim
yaklaşırken bu sıralar daha net görüyoruz. Özellikle de
CHP'de...
Öyle ayak oyunları var ki
Bizans'ı gölgede bırakır. Üstelik sadece Ankara'da da değil. Yurdun
yer yerinde...
Kendi adayları hakkında çamur
atmaya kalkanı mı ararsınız, muhalif kanallara 'malzeme'
yetiştireni mi? Yığınla...
Ucuz
siyaset
Bursa'nın Nilüfer ilçesi CHP'nin
elinde…
Nilüfer meydanında aralarında
belediyenin de bulunduğu birçok kamu binası yer alıyor. İlçe
belediyesinin otoparkı ücretli… Belli ki birileri
işletiyor!
AK Partili Bursa Büyükşehir
Belediyesi de ihtiyaca binaen yakınlardaki bir araziyi kiralayıp
ücretsiz otopark yapmış. Girişine de Başkan Alinur Aktaş'ın isminin
yer aldığı 'mütevazı' bir tabela yerleştirmiş.
Hizmet binasının girişini betona
gömen Nilüfer Belediyesi, şehirde yer kalmamış gibi gelmiş
tabelanın önüne yazıları kapatacak şekilde üç fidan
dikmiş.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
Alinur Aktaş, bu ucuz hareketi sosyal medya hesabından ifşa
etti.
Bursalılar şükretsin, İstanbul'da
komşu belediyeden konteynerleri çalıp memleketlerine gönderen,
büyükşehir belediyesinin logosunu kapatıp kendi logosunu basanlar
var!