Mahallede bir telaş. İlkokul,
forma değiştirmiş.
Üst kıyafeti yeşil olacakmış.
Pantolon ve etek ise hardal rengi. Formanın kollarına çizgi
atmışlar. Eteğe de nal gibi arma kondurmuşlar.
O ne öz güven o. Sanırsın
THY’ye kıyafet tasarlayan İtalyan modacı.
Meğer bu, esnafın
cinliğiymiş.
Okul yönetimi velilere adres
göstermiş, “Formayı şu mağazadan temin edebilirsiniz”
demiş.
İşe bakın ki küçük dokunuşlarla
‘özel’ hâle getirilen o formalardan başka yerde
yokmuş.
***
Millî Eğitim Bakanlığı, her
eğitim yılı başında okul müdürlerine kayıt parası almanın yasak
olduğu uyarısını yapıyor.
Kayıt parası yasak ama ‘bağış’
serbest. Okul yönetimi nazikçe IBAN numarasını
uzatıveriyor.
Aslında onlar bunu yapmaya mecbur
bırakılıyor.
Mesela koca okullara tek bir
hizmetli veriyor devlet. Müdürler de işveren olup dışarıdan adam
istihdam ediyor. Masrafını da giyim mağazasından, kırtasiyeciden,
kantinciden, servisçiden ‘usulüne göre’ hallediyor. Yani idareciler
hem kendilerini hem Millî Eğitimi hem de velileri ‘idare’
ediyor. İşte böylesi bir sistemden harika nesiller
yetişiyor.
İnsan
israfı
Veteriner fakültelerinin
dekanları geçtiğimiz hafta Van'da toplanıp ortak bildiriye imza
attılar.
"Almanya'da 5, Fransa'da 4,
İngiltere'de de 7 veteriner fakültesi var. Ülkemizde ise bu sayı
32" dediler.
"Ne olur yeni fakülte açmayın"
diye âdeta yalvardılar.
Altı ay kadar önce de iletişim
fakültelerinin dekanları benzer talepte bulunmuştu. Ama kimsenin
umurunda olmadı.
Bu işler, maalesef çok plansız,
programsız ve sektörden habersiz yapılıyor.
Bazı bölümlerde akıl almaz
enflasyon yaşanıyor. Bu sene kontenjanı yüzde 250 artan bölümler
var.
Vakıf üniversiteleri ‘kıytırık’
bölümleri kazanç kapısı görüyor. Gençler sap gelip saman
çıkıyor.
Anne babalar da 'evladım okuyor'
diyerek binlerce lira harcıyor.
Makam araçlarını, kamu
binalarını, gereksiz devlet yatırımlarını konuşurken çok önemli bir
meseleyi es geçiyoruz. İnsan, zaman, gençlik boşa
gidiyor.
Göz önünde ama
gizemli
Basında yaprak dökümü
sürüyor.
“Hürriyet’ten gidenler” halkasına
en son Taha Akyol eklendi.
Akyol’un entelektüel birikimi
herkesçe takdir edilir.
Öyle ki televizyon programlarında
‘cevabını bildiği konuyu soran çalışkan talebe’ imajı
uyandırırdı.
80 öncesi ülkücü hareketin içinde
yer almış, yargılanmış, hapis yatmış, Tercümanın yayın
yönetmenliğini yapmış, sağcı olarak bilinmiş ama sağcıların
barınmasının imkânsız olduğu medyada en tepelere kadar çıkmış, adı
bir dönem cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmiş biri. Göz
önünde ama gizemli bir adam. Dilerim otobiyografisini
yazar.
Trajedinin
piyonları
Malumunuz Cumhuriyet gazetesinde fırtına durulmuyor. Yeni yönetim, 24 yazarla yollarını ayırdı. Bu sırada Karar yazarı Yıldıray Oğur, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun hakkında daha önce kitabına da konu ettiği bir hatırlatmada bulundu. Eczacıbaşı ailesinin fertlerinden Vedat Eczacıbaşı, Menderes yanlısı idi. 60 ihtilalinden sonra bir yemekte “Benim için başbakan hâlâ o” dediği için hapse atılmış, işkence görmüş, psikolojisi bozulduğu için intihar etmişti. İşte Eczacıbaşı’nı ihbar edip ölümüne sebep olan Alev Coşkun imiş.
Yıllarca Cumhuriyet’te yazan Orhan Birgit de tarihimizin en dramatik hadiselerinden biri olan 6-7 Eylül olaylarının organizatörlerinden biriydi. Bu ülkenin trajedi tarihinde daha ne Cumhuriyet yazarının parmağı ve dahli vardır bir bilsek!..