ABD; PKK'yı silaha boğduğu,
bir FETÖ'cü yüzünden vizeleri askıya aldığı, Halkbank Genel Müdür
Yardımcısını tutukladığı yetmiyormuş gibi, casusluktan suçlanan
papazı bahane ederek iki Türk bakanın ABD'de olmayan mal varlığına
el koydu. Rahip Brunson ta Ekim 2016'da gözaltına alındı. Trump'ın
aklı başına iki yıl sonra mı geldi? Elbette hayır.
İsrail, 1948'de kurulduğunda ilk
tanıyan devlet ABD olmuştu.
Bir gazeteci dönemin başkanı
Truman'a meseleyi niye zamana yaymadığını, 100 milyon Arap
dünyasını karşısına aldığını sormuş ve "Bu telaşın
sebebi ne?" demişti.
Bunun üzerine ABD
Başkanı "Ama benim seçim bölgemde hiç Arap
yok" diye cevap vermişti.
ABD cephesinde değişen bir şey
yok.
Ülkeyi kasım ayında ara seçim
bekliyor. Yani Brunson telaşı buna ayarlı.
Sosyal medya
baskısı
Bir değil iki değil üç
değil.
Biri aşağılık bir suç
işliyor.
Polis yakalıyor. Savcı
bırakıyor.
Sonra güvenlik kamerası kayıtları
ortaya çıkıyor.
Hooop sosyal medyada bir tepki
başlıyor.
Savcı yeniden yakalama kararı
çıkarıyor.
Şüpheli gözaltına
alınıyor.
Kişi, birkaç ay 'içeri'de
tutulduktan sonra salınıyor.
Olayın şiddeti, tepkinin şirreti
hukukçuların hızını belirliyor.
İddianame hazırlamak için aylarca
bekleyen savcılarımız, yeri geliyor iki günde şıp diye dosyayı
mahkemenin önüne koyuveriyor.
Şortlu kıza saldıran rezil
heriften, başörtülü kıza saldıran kepaze CHP'liye, köpek yavrusunu
yanlışlıkla ezen vinç operatöründen, Anıtkabir’de küfreden
provokatöre, Giresun'da 82 yaşındaki adamı gözaltına alırken
ölümüne yol açan polislerden, Samsun'da bir yaşlıyı sokak ortasında
döven vicdansızlara kadar onlarca örnek var.
Normal olan hukuk çarkının böyle
hızlı çalışması.
Anormal olan adaletin hemen
tecelli etmesi için ille de toplumsal baskıya ihtiyaç
duyulması.
Sınavın
sonucu!
Milyonlarca aile, evladının hangi
üniversiteye, hangi liseye, hangi ortaokula gideceğinin hesaplarını
yapıyor bu sıralar.
Ama ortada korkunç bir tablo var.
2 milyon 260 bin adayın katıldığı üniversiteye giriş sınavında 41
bin kişi sıfır çekti. Adayların 650 bini 160 puanın altında kaldı.
Dört adaydan biri 160 sorudan 15 net yapamadı.
Çocukları 12 yıl boyunca okulda
tutuyorsunuz ama dilinizin en basit imla kurallarını
belletemiyor, en temel matematik hesabını yaptıramıyor, anlaşacak
seviyede yabancı dil öğretemiyorsunuz. Çok garip bir
durum.
Madem gençler sınavlarda yerlerde
sürünüyor, bu kalıp bu bedene uymuyor, o hâlde eğitimin yönteminin
değiştirilmesi gerekmez mi?
Söz Market kepenk
kapattı
Ömer Söztutan,
unutulmaz yazarlarımızdan/dı.
Çocuk yaşta adım attığı gazetede
muhabirlikten editörlüğe, yazarlıktan yöneticiliğe her aşamada
çalıştı.
Ve geçen hafta sesiz sedasız
emekli
olup "eyvallah" dedi.
Ömer Abi, "Serbest
Vuruş"u yazmaya başladığında daha 18
yaşındaydı.
Köşenin adı, 2001 krizinde
vatandaşı bir nebze gülümsetmek
için "Antikriz" oldu.
Ülke normale dönünce
de "Söz Market"e evrildi.
Onun markette yok yoktu. Arayan
her istediğini bulabiliyordu. Onun için de
seviliyordu.
Bizim ülkede mizah zor iştir. Bel
altına vurulmadan maalesef çok kabul görmez.
Söztutan, mizahın seviyeli
şekilde yapılacağını gösterdi.