Bir kız vardı Adana'nın bir dağ köyünde, adı Cennet.
Biz onu hiç bilmedik.
Hayallerini, rüyalarını bilmedik. Yaşadığı sıkıntıları
bilmedik.
Bir gün bile göz hizasından bir hikayesi düşmedi dilimize.
Kendi küçük, hayalleri büyüktü Cennet'in, ne ki hiç bilmedik.
Oysa ne çok haber kanalımız, ne çok gazetemiz, ne çok radyomuz, ne
çok internet sitemiz vardı. Arsızlar, yüzsüzler arzı endam etti
haber diye.
Ama bir gün fakir köy çocuklarının yaşayan hikayesi gelmedi
dile.
Bir kız vardı adı Cennet. Ailesi adını Cennet koyarken, onun bir
yangının içinden erkenden Cennet'e varacağını bilmiyordu elbet.
O gitti. Evvel gitti. Gök ekin gibi vakitsiz gitti.
Biz şimdi onun ve 11 arkadaşının vakitsiz gidişine suçlu
arıyoruz.
Sadece o yurdu denetleyenler/denetlemeyenler değil, hepimiz
SUÇLUYUZ!
Orda bir köy var uzakta ve o çocuklar bizim çocuğumuz değilse... Ne
yerler ne içerler, nerede barınırlar ve ailelerinden onca uzakta ne
ederler diye bir gün dert edinmediysek... İnsanlığımız, vatandaş
bilincimiz, yangından sinen is ile karadır gayrı.
Her yıl kararıyor. Geçen yıl da kararmıştı hani. Tencere dibin kara
seninki benden kara...